27 Mayıs 2008 Salı

BROKOLİ

Brokoli

Aşağıdaki makale yurtdışında çalışmış (Avusturya) bilim adamlarımızdan Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu 'nun Brokoli' nin prostat ve üriner sistem hastalıklarının tedavisinde kullanılması hakkında İngilizce ve Almanca olarak yayınlanan makalesinden Türkçe' ye uyarlanarak ve sadeleştirilerek tercüme edilmistir.

Brokoli Gerçeği






Yaklaşık 30 yıldan beri yurt dışındaki ve yurt içindeki araştırmacı çalışmalarım; 11 yıldır üzerinde çalıştığım Brokoli gerçeğine beni bitkilerin şifalı gücüne inanmam ve Avrupada bu tür çalışmalara daha önem verilmesiyle başlamıştır. Tıpbın gücüne inanan ve bu gücün yeni buluşlarla güçlenip, insanlıga yeni hizmetlerle gelineceğini bilen bir düşünceyle Brokoli araştırmalarıma başladım. İyi huylu prostat büyümesi (BPH), prostatitis (prostat) ve kronik idrar yolları enfeksiyonu, bugün dünya insanlarının (1.350.000.000) büyük bir problemidir. Böylesine bir problemin kimyasal (ilaç) yöntemleriyle veya ameliyat yaklaşımıyla çözülemeyeceği inancında değilim.Bu yöntemlerin yetersiz veye etkisiz kaldığı durumlarda Brokoliyi mutfağımızdan sağlığımıza taşımayı amaçladım. Brokoli üzerine araştırmalarımı bazı televizyon kanallarında ve yazılı basında açıkladım. İnsanların bu konuya sahip çıkacağını ve pek çoğunun şifa bulacağını bilmekteyim. Görsel ve yazılı medya insanların hayatının bir parçası olmuştur. Ben 11 yıllık çalışmamı açıklarken bunun laboratuarlardan ve üniversitelerden insanlara ne kadar ulaşacağından endişeliyim. Bu düşüncelerime ve bilimsel görüşlerime sahip çıkan Almanya ve Amerika, Medikal Forumlarında Brokoli tedavisi üzerine Web sayfası açarak kendilerine yardımcı olmamı talep etmişlerdir. Bu taleplerini gerek bilim adına gerekse de insanlığa hizmet adına kabul ettim. Almanya Medikal Forumda ve Amerikada Prostatitis Foundation Forumda adıma WebSayfası açıldı. Dünyada, brokoliyi prostat tedavisinde ilk uygulayan bir bilim adamı olarak ülkem adına gurur duymaktayım.





Brokoli memleketimize son bir kaç yıldan beri girmiş bir sebzedir. Roma imparatorluğu döneminde esas yetiştirildiği bölgelerden bir tanesi de Akdeniz sahilleri idi. Özellikle Amerika ve Avrupada ençok tüketilen sebzeler arasındadır. Amerikada brokoli tabletleri satılmaktadır. Ancak, bu tabletler Prostat şikayetlerine karşı etkin değildir. Bu tabletler, 3-4 günlük brokoli tohumlarının filizlerinden elde edilmektedir. Brokoli sebzesinden elde edilmemektedir.
Brokoli her insanın mutfağından sağlığına taşıyabilecegi ve hazırlanması en kolay bir sebzedir.





Brokoli içerdiği maddeler açısından insan sağlığı üzerinde çok faydalıdır. Vitamin değerleri açısından; A, E ve C vitaminlerini içermektedir. İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Antibiyotik özelliğe sahip olan brokoli, bu yönüyle prostatitis'e (prostat enfeksiyonu) karşı çok etkindir. Hiç bir antibiyotik yoktur ki bağışıklık sistemimizi zayıflatmasın. İşte brokolinin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır; aynı zamanda hem bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte hemde antibiyotik vazifesi görmektedir. Bir noktayı hemen belirtmekte büyük fayda görüyorum. Genel olarak antibiyotikler, insan hayatı için hayati önem taşıyan, vazgeçilmez ilaçlardır. Brokoli, meme, prostat, bağırsak ve idrar kesesi kanserlerine karşı güçlü bir koruyucudur. Amerikada özellikle bu kanser türlerine karşı brokolinin içerdiği bazı maddeler (sulforafen vs) zenginleştirilerek kanser tedavisindede başarı ile kullanılmaktadır. Brokoli içerdiği bazı indol ve indol türevleri (bitkisel hormonlar) açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu sayede vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı özelliğe sahiptir. Yine Amerikada bazı klinikler menopoz dönemindeki bayanlar için östrogen hormonunun düzenli çalışması için brokolideki bitkisel hormonlardan yararlanmaktadırlar. Brokolinin kendine özgü olan selülozik yapısı (lifli yapı) bağırsaklarda oluşan toksinlerin uzaklaştırılmasında (toksin atıcı) ve alınmış olan ağır metallerin emilmesinde büyük rol oynamaktadır. Brokolinin bu lifli yapısı dışkının düzenli bir şekilde dışarı atılmasını sağlar. Kabızlığı önleyicidir. ugün dünyada üzerinde en çok araştırma yapılan sebzelerde; beyaz lahana, turp, domates, brokoli ve havuç en ön sırayı almaktadır.





Brokolinin Gücü






Brokoli, prostatitis, iyi huylu prostat büyümesi (BPH) ve idrar yolları enfeksiyonuna karşı önleyici ve tedavi edici güce sahiptir. Brokolinin şifalı gücünden istifade edebilmek için mutlaka kullanma şekline uymak zorundayız. Kullanma şekli bir KÜR olarak yapılmalıdır. Aksi taktirde haftada bir kaç defa tüketmenin sadece besin değerleri açısından faydası vardır.
Sebze olarak Brokoli; A, C, E ve Karotin vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Brokoli, klinik deneylerle (Almanca, İngilizce ) kanıtlanmış özellikle prostat ve meme kanserine karşı etkin 5 farklı koruyucu madde içermektedir. Bunlardan en güçlü olanı sulforafen dir. Prostat rahatsızlıklarının kansere dönüşmesinde brokoli güçlü bir önleyicidir. Bu görevini içerdiği myrosinaz enzimi yardımıyla sağlamaktadır. Brokoli indol bakımından oldukça zengindir. İndoller bitkisel hormonlardır. Brokolide bulunan bazı indollerin özelliği, hormon dengesini sağlamaktır. Meme kanserinin oluşumunda hormon dengesizliğinin rol oynadığı gerçeği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Brokoli bağışıklık sistemimizi güçlendiren 5 tane etkin madde içermektedir. Brokoli bununla da kalmayıp aynı zamanda antioksidan dır. Yani hücre zarlarına (membran) ve hücre DNA sına zarar veren serbest radikalleri nötralize (zararsız hale getirmek) etmektedir. Hücre DNA sını bozabilen serbest radikaller bu özelliklerinden dolayı kanserojendirler. Brokoliye antioksidan olma özelliğini kazandıran quercetin ve kaempherol maddelerini içermesidir. Quercetin, Prostatitis tedavisinde kullanılan ve bitkilerden elde edilen bir maddedir. Brokoli lifli bir yapıya sahip olduğundan, bağırsaklardaki ağır metalleri, safra asidi fazlasını sünger gibi emerek oldukça hızlı bir biçimde dışarıya atılmasını sağlar. Brokoli, bu özelliğinden dolayı hem toksin atıcı hemde bağırsak sistemini düzenleyicidir.
Çimlenmiş Brokoli Tohumları: Çimlendirilmiş Brokoli tohumları sebze olarak kullanılan Brokoliye göre ; ortalama 50 kat daha fazla sulforafen içerirler ve Sulforafen Phase II enzimlerini aktive ederek kansere, mutasyona ve serbest radikallere karşı harekete geçirirler. Amerikada, çimlendirilmiş Brokoli filizlerinden (broccoli sprouts) tabletler yapılmakta ve satılmaktadır.





Prostatitis (Prostat Enfeksiyonu)





Prostat enfeksiyonunun iki şekli olduğu tıp otoriteleri tarafından savunulmaktadır. Bunlardan birincisi bakteriyel Prostatitis (bakteriyel prostat enfeksiyonu), ikincisi ise non-bakteriyel prostatitis (bakteriyel olmayan prostat enfeksiyonu) dur. 1998 yılında bir grup Amerikalı ve Kanadalı bilim adamı, 1 Aralık 1998 tarihinde Journal of infectious Urology dergisinde yayınladıkları makale de bakteriyel olmayan prostat enfeksiyonunun gerçekte bakteriyel prostat enfeksiyonu olduğunu kanıtlamışlardır. Bakteriyel-Biyofilm teorisi ile açıkladıkları bu prostat enfeksiyonunu tedavi etmek daha da zor görünmektedir. Genel olarak prostat enfeksiyonunu Antibiyotiklerle tedavi etmek çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bunun nedeni de antibiyotiklerin, prostatın içine kadar girememesidir. Genel olarak bir enfeksiyonun başarı ile tedavi edilebilmesi için bağışıklık sistemininin de güçlü olması veya güçlendirilmesi gerekmektedir.
Prostatis de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli aynı anda iki özellik birden göstermektedir. Birincisi bağışıklık sistemini güçlendirmesi, ikincisi ise antibiyotik (anti-inflammatory effects of antibiotics) özelliğe sahip olmasıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlara karşı daha güçlü demektir. Halbuki antibiyotikler bağışıklık sistemimizi zayıflatırlar. Bu nedenle antibiyotik kullananlar beraberinde çoğu kez vitamin alarak veya sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemilerini güçlendirmeye çalışırlar. Ancak, alınan antibiyotiklerin çoğu bağırsak florasını etkilediklerinden, vitaminlerin, kofaktörlerin, minerallerin ve besinlerden gelen bazı etkin maddelerin emilmesine engel olabilmektedirler. Brokoli giriş kısmında bahsedildiği gibi bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve içerdiği pseudoantibiyotik özellikli etkin maddelerle prostatitis' e karşı etkin rol oynamaktadır.
İyi huylu Prostat büyümesi (Benigne ProstateHyperPlasie) = BPH
Genel olarak prostat, 40-50 yaşları arasındaki erkeklerin % 43 'ünde görülmekte, 50 yaş ve yukarısında %60 lara kadar çıkmaktadır. Dünya sağlık teşkilatının verilerine göre 185.000.000 erkek bu rahatsızlıktan şikayet etmektedir. Prostat büyümesin sebebi olarak bir çok teori öne sürülmektedir. Bunlardan en önemli iki tanesi beslenme ve hormonal düzenle ilgilidir. Beslenme her ne kadar önemli bir sav ise de, Testosteron hormonunun bu rahatsızlığa neden olduğu teorisi ağırlık kazanmaktadır. Erkeklerin testislerinde (haya) oluşan Testosteron hormonu (TH), belirli yaşlardan sonra prostat bezine (kestanecik) ulaşamamaktadır. Prostatı bezinin salgılama görevini yapabilmesi için TH 'na ihtiyacı vardır. TH 'nun prostat bezine ulaşamaması sonucunda prostat bezi büyümeye başlamaktadır. Bu büyüme sonucunda prostat bezi idrar kanallarına baskı oluşturarak belirli şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlar
sık sık idrara çıkma (geceleri dahil)
idrarını tutamama, idrar yaparken zorlanma
idrar yaparken çatallanma
idrar yaparken yanma
idrar torbasını tamamen boşaltamama (miksiyon)
idrar yaptıktan sonra damlama
gibi şikayetlerdir. Bu şikayetler doğrultusunda idrar kesesi her defasında tam boşalamadığından bakteriyel enfeksiyonlara da neden olabilmektedir. Bunun sonucunda da idrar yolları enfeksiyonunları bu rahatsızlığa paralel olarak gelişmektedir. Prostat büyümesinin neden olduğu olumsuz etkilerden bir tanesi de erkekte cinsel isteksizliğe ve iktidarsızlığa neden olmasıdır. Cinsel isteksizlik, Prostatitis hastalarında da ortak bir olgudur.
BPH de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli, içerdiği bazı indol derivatları ve mediyatörler vasıtasıyla biyosentez mekanizmasını harekete geçirerek Testosteron Hormonunun Prostata ulaşmasını sağlamaktadır. Böylece Prostat normal salgılama fonksiyonlarını yavaş yavaş yerine getirmeye başlamaktadır. 21 günlük Brokoli Kürü neticesinde BPH (İyi huylu prostat) hastaları daha 2-3 gün içerisinde idrara bağlı şikayetlerinin nasıl azaldığını görebilmektedirler. Brokoli Kürünü yapan erkeklerin hemen hemen hepsi cinsel isteksizliklerinin önemli ölçüde ortadan kalktığını söylemektedirler. Tabiki hastalığın seyrine göre 21 günlük başlangıç kürü yeterli olmayabilir. Uzun yıllardır iyi huylu prostat büyümesi rahatsızlığı olanlar ( 6-7 yıl) bir kaç ay sonra şikayetlerinin tekrar başladığını göreceklerdir. Bu durumda sadece bir haftalık Brokoli Kürü nün uygulanması yeterli olabilmektedir. Kısaca her BPH hastası kendisini bilir. İyi huylu Prostat büyümesine yeni yakalanmış olanlar 21 günlük Brokoli Kürü ile enaz 10 - 11 ay rahat edebilmektedirler. Daha sonra bir haftalık kür ile tekrar uzun zaman rahat edebilmektedirler.
Prostatitis ve BPH hastalarının, kür boyunca kesinlikle acı biber, alkol ve kahve tüketmemeye (nescafe ve türk kahvesi) ve de hayvansal yağlardan uzak durmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Beslenmede BPH ya neden olan etkenlerin başında hayvansal yağlar gelmektedir. BPH hastalarının genelde gün boyu bol su tüketmeleri hekimlerin önerileri arasındadır.
Brokolinin Kullanılış Şekli
Bu yardımcı tedavi şekline başlamadan önce mutlaka bir hekime gittiğinizi kabul ediyoruz. Kesinlikle bir hekime gitmeden prostat şikayetlerine iyi geliyormuş düşüncesiyle hareket ederek, brokoli kür tedavisini uygulamayınız. Mutlaka hekime gidiniz ve teşhisinizi koydurunuz. Eğer konulan teşhis; Prostatitis veya BPH ( iyi huylu Prostat büyümesi) veya idrar yolları enfeksiyonu ise bu taktirde brokoli kür tedavisini çekinmeden bir yardımcı tedavi olarak uygulayabilirsiniz. Brokoli'nin yan tesiri yoktur ve ilaçlarlada etkileşmesi söz konusu değildir. Ancak brokoliye karşı alerjisi olanların bu tedaviyi uygulamamaları gerekir. Genel bir kural olmamakla beraber, süte karşı alerjisi olanların % 25 oranındada brokoliye karşıda alerjileri olduğu gözlenmiştir. Hekiminizin size verdiği ilaçları alarak, Brokoli tedavisini de bir yardımcı ve önleyici tedavi olarak uygulayabilirsiniz.
En az 250 gram Brokoliyi 1 litre suda su kaynadıktan sonra ağzı kapalı olarak hafif ateşte 5-6 dakika pişiriniz. Suyunu ılttıktan veya soğuttuktan sonra, yarısını sabah diğer yarısını da akşam yemeğinden 20 dakika önce aç karına içiniz. Brokoli suyunu çtikten sonra 20 dakika su hariç hiç bir şey yemeyiniz ve içmeyiniz. Pişirdiğiniz brokoliyi de öğleyin yemeğinizin yanında salata olarak yeyiniz. Bu işlem 21 defa uygulanacak ve Brokoli suyu hergün taze olarak hazırlanacaktır. Yani bu küre 21 gün devam edilecektir.
Brokoliyi pazarlarda, manavlarda ve bazı süpermarketlerde taze veya dondurulmuş olarak bulabilirsiniz. Brokoliyi alırken taze ve sararmamış olduğuna dikkat ediniz. Eğer Brokoloyi fazla miktarda aldıysanız, 250 gramlık porsiyonlar halinde yıkamadan mutlaka buzdolabınızın buzluk kısmında saklayınız. Günlük ihtiyacınızı hergün buzluktan alıp, yıkayıp hazırlayınız.

Hazırlanması ve Kullanılması :

Bitkinin hem odunsu saplarını hem de çiçekli bölümlerini kullanabilirsiniz. En az 250 gr, en fazla 500 gr brokoli 1 litre suyla agzı kapalı bir kapta 5 dakika kaynatılır. Süzülüp bir başka kaba alınan brokoli suyunun yarısı sabahları aç karnına diger yarısı da aksamları yine aç karnına içilmelidir (ılık veya soguk). Hazırlanan 1 lt su aynı gün tüketlimeli ve ertesi gün için yenisi hazırlanmalıdır.Brokoli suyu içildikten sonraki 20 dakika boyunca su hariç hiç bir sey yenilip içilmemelidir. Aynı zamanda ögle yemeklerinde de haşlanmış brokoli yenmesinin bir çok avantajları vardır. Bu uygulama 1 hafta boyunca her gün yapılmıs olacaktır. Her 7 günden (1 Hafta) sonra 3 günlük bir ara verilmelidir. Bu işleme 21 gün (3 hafta) devam edilmelidir (3 'er günlük aralar hariç)
NOT: 1 lt su için 250 gr'dan fazla kullanılan brokolinin etkisi artar fakat 500 gr'dan fazlası da gerekmez.
1-2 yıllık prostat hastaları için 21 günlük brokoli kürü yeterlidir. 21 günlük brokoli kürünü tamamlayan hastalar belki 5-6 ay sonra tekrar bir rahatsızlık hissedebilirler. Böyle bir durumda sadece 10 günlük bir brokoli kürü yeterli olacaktır.
Uzun bir süreden beri prostat rahatsızlıgı olan hastalar (4 yıldan fazla) için 21 günlük brokoli kürü rahatsızlıklarını geçici bir süre gidermek için yardımcı olacaktır. Bu durumdaki hastalar 45 gün brokoli kürü uygulamalıdırlar.(Yine aynı şekilde her 7 günden sonra 3 gün ara vererek)





Brokoli Kürü Esnasında Dikkat Edilmesi Gerken Hususlar:





Brokoli kürü (tedavisi) boyunca, baharat ve baharatlı yiyecekler kesinlikle yasaktır ve her çesit kahve ile hayvansal yaglardan da kaçınılması gerekir.





Brokoli Tedavisi Esnasında ve Sonrasında Beklenen Sonuçlar:





Sertleşme problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions)
İdrar yapma zorluklarında düzelme
Meni miktarının artması
Kısırlığın giderilmesi
Yaşam kalitesinin normallestirilmesi
Urogenital sistemden (Böbrek, prostat, mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi
PSA 'nın düşürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen)
Genito-Urinary sistemdeki spazm ve kramplar için fayda

Brokoli, kür esnasında eş zamanlı olarak aşağıdaki faydaları da sağlar:





Kolesterol seviyesinin düşürülmesi
Bağırsak hareketlerinin düzenlenmesi
Kan basıncının ayarlanması
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi





Kaynatılmış Brokoli Kullanmamızın Sebebi Nedir?
Taze veya kaynatılmamış brokoli,harekete geçirilmemesi gereken (aktif hale gelmemesi gereken) bazı enzimler içerir. Bu enzimleri etkisiz hale getirmenin en basit yolu, brokoliyi 5 dakika su içinde kaynatmaktır. 5 dakikalık bir kaynatma sonucunda bu enzimler etkisiz hale geleceklerdir. Eğer bu enzimler etkisiz hale getirilmezlerse brokoli, BPH (Iyi huylu prostat büyümesi), prostat ve genel olarak idrar yolları enfeksiyonlarından müzdarip olanlara başarılı bir sekilde tedavi yapmayacaktır. Brokoli çok önemli bilesikler içerir. Bu bilesikler sadece sözkonusu enzimler etkisiz hale getirildikleri zaman, prostat, BPH ve idrar yolları enfeksiyonu hastalarını tedavi edebilirler. Eger bu yapılmazsa brokolinin içerdigi enzimler, brokolinin bu hastalar üzerindeki etkisini azaltıcı farklı reaksiyonlara başlarlar.





Sık Sorulan Sorular:
Soru 1:
21 günlük kür süresine 3 günlük dinlenme süresi dahil mi? Hayvansal yaglardan kaçınılmasını öneriyorsunuz, bu hiç balık, tavuk, et ve hatta peynir yenmemesi anlamına mı geliyor? Neler yiyebilecegimize örnekler verir misiniz?
Cevap 1: 21 günlük tedavi süresi 3 günlük dinlenme süresini kapsamamaktadır. Izgara ile pisirilmis tavuk ve balık yiyebilirsiniz fakat tereyagı, iç yagı ve bunlarla pisirilmis yiyecekleri yememelisiniz. Düsük yaglı diyet peynirleri de yiyebilirsiniz. Baharat ve baharatlı yemeklerden ve her ne çesit olursa olsun kahveden (kafeinsiz olsa bile) uzak durmalısınız. Bitkisel sıvı yagları tercih etmeli ve margarin kullanmamalısınız.
Soru 2: Brokoliyi günde 1 kez mi yoksa 2 kez mi kaynatıyoruz? 1 lt için günlük brokoli miktarı ne kadardır ?
Cevap2:Sadece 1 kez kaynatıyorsunuz. Sabahleyin 250 gr la 500 gr arası brokoliyi 1 lt suyla agzı kapalı bir tencerede kaynatıyorsunuz. Yarısını sabahleyin aç karnına diger yarısını da aksam yemeginden önce içiyorsunuz. Brokoli suyunu içtikten sonra 20 dakika boyunca su hariç hiç bir sey yemiyor ve içmiyorsunuz. 20 dakika sonra kahvaltınızı veya aksam yemeginizi yiyebilirsiniz. Brokoliyi 5 dakikadan fazla kaynatmamalısınız.
Soru 3: Kaynatacagımız brokoli odunsu saplardan mı yoksa bitkinin çiçekli bölümlerinden mi olusuyor ?
Cevap 4: 250-500 gr 'lık günlük kür için bitkinin her iki bölümünü de kullanabilirsiniz :
Soru 4: Brokoliden kaçınıyorum, çünkü doktorum onun prostatımı azdıracak bazı kristalizasyonlara sebep olabildigini söyledi. Doğru mu ?
Cevap 4: Tam tersine, brokoli tedavisi kristalizasyonu önlüyor. Brokoli tedavisi (kürü) kristalizasyona sebep olamaz. Brokoli kürünü binlerce hasta üzerinde test ettik. Bu kürü uygulayan hastalardan bazıları da özellikle prostat taşlarını yok etmek ve mesanedeki kristalleşmeyi gidermek amacıyla kullananlardı.
Soru 5: Diger seyleri de yememize izin veriliyor mu ? Yoksa 7 gün boyunca sadece brokoli yiyip brokoli suyu mu içecegiz ?
Cevap 6: Elbette normal olarak diger seyleri de yemenize izin veriliyor. Fakat kahve vs. gibi kısıtlamalar var.






Ayrıntılı bilgi için isaracoglu@superonline.com veya mailto:saracoglu@lycos.comadreslerine e-posta gönderebilirsiniz.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

OGUL OTU(MELİSA)



OGUL OTU (MELİSA)


Latin ismi:Melisa officinalis


Diğer isimleri:Kovanotu,temreotu,turunçotu,limonotu,limon nanesi,acem


Akdeniz iklimine sahip ülkelerde park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir .Akdeniz ülkeleri ve K.Amerika’da ,İspanya ve Doğu Avrupa ülkelerinde kültürü yapılır.Tedavi alanında kullanılmak üzere yetiştirilir.Yayıldığı ülkeler; Fransa, Bulgaristan, Almanya, Romanya’dır. Ülkemizde ise İstanbul, Bursa, Ege ve Akdeniz bölgesinde yaygın olarak yetişmektedir. 3-5 metre yükseklikte soluk sarı veya beyazımtırak çiçekli,yaprakları ince ve yumuşak tüylü kenarları dişlidir.Yaprakları uzun olanları da vardır.Limon gibi kokan çok yıllık otsu bir bitkidir.Çiçeklerin tepe kısmı,yaprakları kurutularak kullanılır. Yağıda çıkarılır.Yapraklar çiçeklenmeden önce toplanır.Çünkü,kendine özgü limon kokusunun önemli bölümünü çiçek açtıktan sonra yitirir.İnce kıyılır.Gölgede kurutulur.Kokusu olmayan türleri tedavi amaçlı kullanılmaz. Eski çağlardan beri sinirleri yatıştırıcı etkisi olduğu bilinen oğul otunun, karın-mide ağrısı, yatıştırıcı etkisi olduğu söylenir.Halk arasında “ olarak bilinen, literatürdeki adı ise “melissa” olan oğul otunun, stresten mide rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın tedavisinde oldukça etkili olduğu ve kokusundan dolayı rahatlatıcı özelliği bulunduğu bilinir. Oğul otundan, kokulu bir bitki olduğu için kozmetik sanayisinde de yaygın olarak faydalanılır.Faydalanma yönleri, daha çok Avrupa’da bilinir. Az miktarlarda özel yemeklerde kullanılır.Yapılan araştırmalar, oğul otunun 20. Yüzyıl’ın hastalığı olan stres ve kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceğini gösteriyor.


TIBBI ÖZELLİKLER


Beyin, Kalp, Rahim ve Sindirim sistemi üzerinde koruyucu kuvvetlendirici, Spazm çözücü, Ruhsal ve Fiziksel sakinleştirici, Hazmı kolaylaştırıcı, Bağırsak gazlarını giderici, Terlemeyi önleyici, Bağırsak parazitlerini düşürücü, Sinir krizleri, Depresyon, Kulak çınlaması, Baygınlık, baş dönmesi, Kansızlık, Yara iyileştirici, Mikrop öldürücü, Aşırı gerginliğin getirmiş olduğu sinir krizlerine, Depresif huzursuzluklara, İstem dışı kasılmalara, hafıza zayıflığını giderir. Yağlı saç şampuanlarında, yıpranmış, cansız, ve güçsüz saç losyonlarında, ağız hijyen ürünlerinde, yağlı ciltler için temizleme maskelerinde, yaşlanmış ve yıpranmış ciltler için yenileyici kremlerde, hassas cilt losyonlarında kullanılır.


MELİSA YAPRAGI



L. türünün taze veya kurutulmuş yapraklarıdır. Bu tür 20-150 cm yükseklikte, tüylü, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Yaprakları, basit, saplı, dişli kenarlı; çiçekleri ise beyaz sarımsı veya kırmızımtırak renklidir. () Doğu Akdeniz ve Batı Asya’da doğal olarak yetişmektedir. Avrupa’da yaygın olarak kültürü yapılmaktadır. Akdeniz bölgesinde bol olarak bulunmaktadır. Yaprak ve gövdedeki tüylerin şekillerine ve cinslerine göre, Türkiye’de 3 alttür saptanmıştır. Bunlardan yalnız subsp. officinalis limon kokulu olup tedavide kullanılır. Almanya’nın önemli tıbbi ürünlerinden biridir. Cins ismi olan Yunan kelimesi olan “arı” dan gelmektedir. Bunun nedeni çiçekleriyle arıları etkilemesinden ve Melisadan iyi kalitede bal yapılmasından olabilir. Melisanın şarapta bekletilerek oral ve topikal olarak eski Yunanlılar ve Romalılar tarafından ilaç olarak yaralarda, zehirli ısırıklarda, arı sokmalarında kullanıldığı belirtilmektedir. sıklıkla, diğer rahatlatıcı ve gaz giderici bitkilerle kombine edilerek kullanılmaktadır. Yatmadan önce tercih edilen bitkilerden biri olan , genel rahatlatıcı özelliği ile stres kaynaklı uykusuzluk durumlarında ve bu nedenle karşılaşılan mide-bağırsak sistemi şikayetlerinde kullanılmaktadır.


Etki ve Kullanım:


• Yatıştırıcıdır: endişe ve depresyonla oluşan gerginlikleri giderir.

• Gaz söktürücüdür. Sindirimi kolaylaştırır, sindirim sistemindeki spazmları yok eder.

• Terleticidir: ateşli soğuk algınlıkları, nezle ve bronşitte etkili olur.

• Kalp ve kan dolaşımı sistemi üzerinde tonik etkisi vardır. Tansiyonu düşürür.Bu etkileri sağlamak üzere körpe ya da gölgede kurutulmuş yaprakları kullanılır, 1 bardak kaynar su, 2-3 tatlı kaşığı kuru ya da 4-6 kaşık körpe yaprak üzerine dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilirken, içilene kadar üzeri sıkıca kapalı tutulur. Böylece hazırlanan infüzyon, sabah ve akşamları birer kez ya da gerektikçe bir bardak olarak içilir.

* Birer demet kaynatılarak suyu vücuda sürülürse ter kokusunu keser.

* Ezilerek yapılan lapası yaraların , böcek ısırıklarının iyileştirilmesinde etkilidir. Meme bezleri tıkanıklıklarında yapraklarıyla kompres önerilir.

* Baş dönmelerine, adet dönemi, migren, mide, bağırsak, romatizma, ağrılarına çay olarak içilirse faydalı olacaktır. 1 bardak kaynayan suya 1 tatlı kaşığı çiçeklerin tepe kısmından konur. 10 dakika bekletilir günde 3 kere 1 çay bardağı içilir.



Yaprakları çorba salata ve deniz ürünlerine koku vermek için kullanılır.
* suyu 33 derecelik 3 litre şaraba -500 gr yaprakları ve çiçekleri-16 gr kurutulmuş melekotu kökü-125 gr limon suyu konup şişenin ağzı kapatılır. Her gün bir kere çalkalamak suretiyle 9 gün serin bir yerde bekletilir. Sonra tülbentten süzülür. Şişe içindeki posa da tülbentle sıkılır.
* Şişeye doldurulan suya -200gr kişniş -40gr çekilmiş ceviz-4 gr seylan tarçını-2 gr dane karanfil konup şişenin ağzı kapatılır.Her gün 1 kere çalkalanmak suretiyle 8 gün bekletilir, ince tülbentten süzülür. Suyuna 350 gr arı su ilave edilir. 24 saat bekletilir. Süzülür renkli şişelere doldurulur. Ağızları kapatılır. Gerektiği zaman hazım zorluğu spazm çözücü olarak 1 tatlı kaşığı içilir. Haricen yaralara sürülür. Romatizma için friksiyon yapılır.
* Zona hastalığı için: 1 çay kaşığı zeytinyağına 5 damla eterli yağı karıştırılır, ağrılı bölgelere hafif masajla yapılır. Rahatlatıcı özelliği vardır.Eterli yağın (içinde citrale ve citronellal maddeleri bulunması dolayısıyla) sinir sistemi yatıştıra bilme özelliği vardır.
* Cilt için: yaprakları ve tomurcukları madensel tuzlar içerirler. Bir tas kaynamış suya, bir avuç konur, 10 dakika kadar yüz buhara tutulur, buhardan sonra ile yapılmış yüz toniği ile yüz yıkanır. Tonik için bir su bardağı kaynar suya, bir çorba kaşığı konur üstü kapalı olarak kısık ateşte 5 dakika tutulur, ateşten alınır, 20 dakika demlenir sonra süzülür. Tonik hazırlanmıştır. Bu bakımı yapmadan önce yüz iyi cins zeytinyağı veya defne sabunu ile köpürtülüp yüze masaj yapılarak yıkanır. Bu formül her türlü cilt için uygun ve etkilidir. İnce kırışıklıkları giderir yaşlanmayı önler.
* Safrakesesi kaynaklı mide rahatsızlıklarında 1 çay kaşığı , papatya ,nane aynı oranda karıştırılır. 1 bardak kaynar suya atılır. 5 dakika kaynatılıp demlendirilir. Yemeklerden önce 1 fincan içilir. Günde 2 kere
* Uykusuzluk için: 10 gr. (), Fesleğen, Şerbetçi otu, civanperçemi, Nane, Kedi otu, Rezene, Ayva yaprağı, Ihlamur Bitkileri karıştırılır. 2 Bardak suyu kaynatın. Yaptığınız karışımdan 1 tatlı kaşığı atın 2-3 dakika kaynatın 5 dakika demleyin. Günde sabah, akşam 1 çay fincanı sabah akşam için. (Taze yapılan çaylar tercih ediliyor hekimlerimiz tarafından) İsterseniz bitkilerin hepsinin karışımını 3 litre kaynayan suya atın. 2-3 bardak kalıncaya kadar kaynatın. Soğuduktan sonra süzülerek temiz bir şişeye koyun. Bir çay bardağı suya, sabah-akşam yemeklerden 1 saat önce 20′şer damla damlatın için. Vücudun normal uyku düzenine kavuşmasına yardımcı olur.
* Nefes Darlığı: 20 gr. (), Hatmi, Anason, Civanperçemi, Karabaş otu, Rezene, Andiz kökü, Papatya, Ihlamur karıştırılır. Kullanılacağı zaman 1 su bardağı kaynayan suya 1 tatlı kaşığı atılır. 2-3 dakika kaynatılır. 5 dakika dinlendirilir. Sabah, akşam 1 çay bardağı içilir. (Taze olarak yapılması önerilir.) İstenirse bitkiler 24 su bardağı su ile beş dakika kaynatılıp 10-15 dakika demlenmeye bırakılır. Süzüldükten sonra buzdolabına konulur. Bal ile tatlandırılarak sabah akşam yemeklerden yarım saat önce bir çay bardağı içilir. Bu uygulama aksatılmadan iki ay uygulanırsa, hastanın nefes yollarının açılmasına büyük katkı sağlar
*Bağırsak Gazları: Bir çay kaşığı , Papatya, Rezene, Biberiye, Anason karıştırılır. 1 litre kaynatılmış suya bitkilerin tamamı konulup, yirmi dakika demlenmeye bırakılır. Sabah-akşam balla tatlandırılıp birer çay bardağı içilir. Yirmi-otuz gün muntazam devam edilirse, bağırsak gazlarının yok olmasına yardımcı olur.

Eski çağlarda tıbbi bitkiden çok arıların fazla ziyareti nedeni ile arı bitkisi olarak üretilmiştir. Labiatae familyasına bağlı olan Melissa orta yüksek, çok senelik otsu bir bitkidir. Çok sayıda yan kökleri içeren bir kök yumrusu bulunur. Kökler çok lifli olup, rengi beyazımsıdan açık kahverengiye kadar değişir. Gövde dik veya yarı dik olup genellikle 60-100 nadiren 120 cm yüksekliktedir.

Melissa fazla kuru olmayan, sıcak ve güneşli yerleri sever. Besin maddelerince zengin kumlu-tınlı topraklarda iyi yetişir. Belirli ölçüde gölgeye dayanıklıdır. Doğrudan tarlaya ekim yaygın olmayan bir yöntemdir. Bu yöntem de, bitki sıklıklarının belirlenmesi, atılacak tohumluk miktarının saptanması ve ekim zamanlarının iyi belirlenmesi gerekir. Ayrıca toprak işleme ve tohum yatağının çok iyi hazırlanması gerekir. Zira tohumlar çok küçüktür. Vegetataif organlarla üretim özellikle ıslah çalışmalarında kullanılır. Yastıklarda Fidelerin Yetiştirilmesi ve Tarlaya Şaşırtılması : Oğul otunun üretiminde en çok kullanılan bu yöntemde bitkinin generatif organları (tohumları) önce yastıklara ekilmekte, buradan elde edilecek fideler tarlaya şaşırtılmaktadır. Tarlaya şaşırtma işlemi Sonbahar veya İlk baharda olmaktadır. Tarlaya dikimde bitki sıklığının 40×50 cm veya 50×40 cm olması gerekir.
Verim genel olarak birinci yıl az olmakta, diğer yıllar artmaktadır. Genellikle yılda 3 biçim yapılabilmektedir. En uygun biçim zamanının çiçeklenmeden hemen önceki devre olarak belirtilmektedir. Biçimde biçimin fazla derinden olmaması, biçimin topraktan 5-10 cm üstten yapılması önerilmektedir. Ayrıca son biçimin çok geçe kalmamsı gerekir, zira kışı geçirebilmesi için son biçimden sonra biraz sürgün vermelidir. Biçimde yeşil herba bastırılmaya karşı çok hassastır. Bu nedenle biçilen yeşil herbanın taşınması esnasında bastırılması halinde basılan yerler kurutma esnasında siyaha dönüşürler Biçimden sonra kurutmanın hemen yapılması gerekmek tedir. aksi halde yaprakların rengi koyulaşmakta, hatta koyu kahverengiye dönmektedir. Kurutmada sıcaklığın 20-35 oC arasında olması, 40 oC’yi geçmemesi gereklidir.
Oğul otunun karakteristik kokusu içerdiği uçucu yağdan kaynaklanmaktadır. Uçucu yağ oranı % 0.01 - % 0.25 arasında değişmektedir. DAB 8′e göre minimum uçucu yağ oranının % 0.05 olması istenmektedir. Drogta uçucu yağdan başka taneli maddeler, flavon türevleri ve bazı bitki asitleri bulunmaktadır. Genellikle yaz dönemindeki Mayıs sonu - haziran başı biçimde uçucu yağ oranı daha yüksek bulunmaktadır. Yurdumuzda yaygın olarak yetiştirilen oğul otundaki yağ oranı oldukça düşüktür.
Melissa yaprağı eskiden beri midevi, karminatif ve sedatif etkisinden dolayı kullanılmaktadır. Ayrıca aromatik ve antiseptik olarak ta kullanım alanı mevcuttur.


Not: yatıştırıcı ve uyku düzensizliği (uyku verir) için melisanın uçucu yağını kaşığın arkası ile veya şişeye daldırıp çıkarttığınız kaşığı dilinizin üst kısmına sürmeniz yeterli olacaktır. günde bir yada iki defa.


Hiç bir yan tesirine rastlanmamıştır. Mide ülseri, mide iltihabı olanlar dikkatli kullanmalıdır.


İbni Sina’nın kitabında der ki: ”oğul otunun kalbi ferahlandırdığı, kalbe verdiği kuvveti kırmızı yakutun fiiline muadildir” diye övmüştür.


KETEN TOHUMU








KETEN






Latince adı:Linum



Diger isimleri:Bezir,zeyrek



Ketengiller familyasının örnek bitkileridir.Anayurdu akdeniz havzasıdır.100 kadar keten türü olup bunların bazıları ülkemizde yetişmektedir.Keten tohumu yüksek oranda çoklu doymamış yağ asitleri, düşük oranda doymuş yağ asiti, yüksek oranda lifle birlikte bol miktarda potasyum, az miktarlarda ise magnezyum, demir, bakır, çinko ve çeşitli vitaminler içerir. 100 gr. keten yağı 13.4 mg. E vitamini, 100 gr. keten tohumu ise yaklaşık 450 kcal. içerir daha uygun sanki. Keten tohumunun amino asit profili soya ununa benzer özellikler gösterir. İçerdiği N-3 yağ asiti oranı, (Omega-6 nın yaklaşık dört katıdır) çözünebilir ve çözünemez liflerce zenginliği ve bir çeşit bitkisel östrojen olan lignanların en zengin kaynağı olması nedeniyle keten tohumu beslenme uzmanları tarafından sıklıkla önerilir. Lignanlar, hormonlara bağlı kanser türlerinde (göğüs, prostat vb.) seks hormonlarına müdahale ederek kansere karşı koruma yapar; tümör hücrelerinin büyümesini engeller. Keten tohumunda bulunan lignanlar birer doğal SERM’dir (östrojeni seçerek alan modülatörler); östrojen kullanımının zararlarından korurken tüm diğer olumlu etkilerinden de yararlanmayı sağlarlar. Örneğin; östrojenin kemiklerde bağlantı kurup büyümeyi sağlamasına izin verirken; hasar verebileceği göğüs ve rahim içi gibi hassas bölgelere girmesine izin vermezler. Fazladan bir hücre büyümesi olmadığında kanser riski azalır. Keten tohumu 100 gramda toplam 240.6 mg. bitkisel östrojen içerirken, birçok diğer gıda maddesinde bu 100 gramda 17 mg.’ı geçmez.
İçerdiği lifin yaklaşık olacak üçte ikisi suda çözünemeyen, geri kalanıysa çözünen lif özelliğini taşır.
Suda çözünmeyen lifler dışkı yoğunluğunu arttırarak, bağırsak geçiş zamanını azaltarak kabızlığı önleyici, bağırsakları yumuşatıcı etki yaparlar.
Keten tohumunda bulunan suda çözünür lifler (mucilage zamkı/sakızı) kan şekeri seviyesini korur, kolesterol seviyesini düşürürler. Beslenmedeki yüksek lif miktarının kanser önleyici etkileri de söz konusudur.
Beslenmede ideal yağ asiti dengesini sağlamak için, ana yağımızı tekli doymamış yağ asiti oranı yüksek soğuk sıkım zeytinyağı olarak seçmeli, doymuş ve transyağları (hidrojene) minimuma indirmeli, tahıla - ekmeğe bağlılığımızı düşürmeli, bol bol yeşil yapraklı gıdalar tüketmeli ve mutfağımızı keten tohumuyla takviye etmeliyiz.
Keten tohumu içerdiği alfa-linolenik asit (N-3 yağ asitlerinin en önemli üyesi) açısından besinlerin en zenginidir. Alfa-linolenik asitin bir kısmı, vücutta uzun zincir N-3 yağ asitleri EPA ve DHA ya dönüşürler ki bunlar iyi kolesterolü yükseltir, yüksek tansiyonda düşürücü etki yapar, kanın pıhtılaşma eğilimini azaltır, plazma trigliserid düzeyini, aritmi riskini azaltır. Dolayısı ile alfa-linolenik asitin koroner kalp hastalığı riskini azalttığı tespit edilmiştir. Keten tohumu üzerine yapılan araştırmalar, düzenli keten tohumu kullanımının dolayısı ile alfa linolenik yağ tüketiminin, arterioskılerozun (damar sertliği) gelişmesini önleyebileceğini, iltahabi hastalıklarda olmalı ve otobağışıklık rahatsızlıklarında etkili olabileceğini göstermektedir. N-3 çe dengeli beslenmenin kanseri engelleyici özellikleri de tespit edilmiştir. Yağ asitleri dengesinin N-6, doymuş yağ asitleri ve trans yağlar tarafına kayması sadece daha az N-3 tüketmemiz anlamına gelmemekte aynı zamanda bu yağlar, alfa-linolenik yağ asitinin uzun zincir N-3 yağ asitlerine dönüşmesi engelleyerekte vücudumuz N-3 yağ asitlerinden gerekli faydayı sağlamasını engellemiş olurlar.
Keten tohumunu doğal ürün dükkanlarından veya aktarlardan temin edebilirsiniz. Tazeliğini anlamak için çimlenip çimlenmediğine bakabilirsiniz, eğer çimlenmiyorsa aldığınız yere iade ediniz. Keten tohumları sert olduğundan dikkatli bir çiğnemede bile yeterince öğütülemeyebilirler, bu da yeterince sindirilmeden vücuttan atılmalarına sebep olur. Öğütülmüş keten tohumunun sindirimi çok daha kolaydır. Keten tohumlarını öğüterek yersek onun şifai özelliklerinden daha fazla faydalanabiliriz. Keten tohumunu öğütmek için karabiber veya kahve el değirmenleri ya da bu tip tohumları öğütmek için özel olarak üretilmiş elektrikli öğütücüler kullanılabilir (ülkemizde bulunmaktadır). Keten tohumu oda sıcaklığında bir yıl tazeliğini korur. Öğütülmüş keten tohumu ise 30 gün boyunca hava geçirmez kapaklı bir kavanozda buzdolabında saklanabilir.
Batıda fırıncılık sektörü tüketicinin talebini karşılamak üzere karışık tahıl ekmeklerine öğütülmüş keten tohumu ekleme yoluna gitmiştir.
Öğütülmüş keten tohumu ayrıca hazır karışımlarda (kekler vb), dondurulmuş hamur işlerinde ve hazır eritilerek servis yapılan ürünlerle gıda endüstrisine girmiştir. Ayrıca tavuklara keten tohumu yedirilerek elde edilen N-3 çe zenginleştirilmiş yumurtalar da vardır.
Sizler de mutfakta keten tohumunu el altında bulundurarak, onu öğütülmüş halde salatalarınıza, yoğurdunuza, müslinize serpebilir, fırında yaptığınız hamur işlerine katabilir, pilavdan çorbalara, tatlılardan tuzlulara her yemeğinizde kullanabilirsiniz.
Günlük 2000 kcal.’ ye eşdeğer besin tüketen bir insan için günde 1 çorba kaşığı öğütülmemiş keten tohumu kullanımı N-3 yağ asitleri kullanımı açısından yeterli katkıyı sağlayacaktır.
Yaptığınız hamur işlerinde her bir bardak unun içinden 2 çorba kaşığı un alıp yerine 2 çorba kaşığı öğütülmüş keten tohumu katabilir veya yağca bir değişim yapmak istiyorsanız her 1 ölçü yağ yerine 3 ölçü öğütülmüş keten tohumu katabilirsiniz. Laboratuar çalışmalarında öğütülmüş veya öğütülmemiş tohumların fırında 2 saat boyunca 178 derece sıcaklıkta N-3 yağ asitlerini ve lignanlarını neredeyse hiç yitirmediği tespit edilmiştir. Fakat keten tohumu yağı iyi bir N-3 yağ asiti kaynağı olsa da, tohumdaki lif ve lignanlarını yitirmiştir. Keten tohumu yağının kullanım esnasında ısıya maruz bırakılmaması tavsiye edilmektedir (yemekler piştikten sonra ve salatalarda).

ETKİ VE KULLANIM






Eski Mısırlılar döneminden beri bedene yararlı özellikleri bilinen ve kullanılan ketenin tıbbi etkileri:






  • Keten tohumu antimantari, antimitoz ve antioksidan özellikler taşır.



  • Keten tohumlarında bulunan müsilaj, bağırsakta su çekip şişerek,mekanik müshil olarak tesir eder. Ketenin bu etkiyi göstermesi biraz zaman alır fakat tahriş yapmama gibi önemli bir avantaja sahiptir.



  • Yine bu özelliğiyle diğer müshillere nazaran daha uzun süre kullanılabilir. Ayrıca içerdiği yağda müsil yapıcı etkiye destek sağlar.
    Eski Mısırlılar zamanından beri bu amaçla kullanıldığı bilinmektedir.
    Yine müsilajın yumuşatıcı etkisinden dolayı gastrit, mide ülseri gibi sindirim sistemi tahrişlerinde de kullanılır.
    Bu amaç için günde bir kez tercihen yatmadan önce 1-2 çay kaşığı tohum yenir, üzerine 2 bardak su içilir.



  • Öksürüğe, nezleye, üşütmeye karşı 1 çorba kaşığı keten tohumu 3 fincan suda 10 dakika kaynatılır; 3-5 dakika bekletilip süzüldükten sonra içilir.
    Bu çayın buharı burundan teneffüs edilir.



  • Akciğer hastalıkları ve zatüreede 80 gr. keten tohumu 40 gr. rezene tohumuna karıştırılarak az sıcak suda lapa yapılır ve iki tülbent arasına konarak göğüse ve sırta yerleştirilir.



  • Çıban, gece yanığı ve eziklerin iyileştirilmesinde 80 gr. keten tohumu ile 40 gr ebegümeci lapası yapılarak yaranın üzerine konur.



  • Böbrek ağrısı ve kramplarda iki çay kaşığı keten tohumu 6 fincan suda 10 dakika kaynatılıp, 5 dakika bekletilip süzülür.



  • Şirpençe, zona ve sedef hastalıklarında rahatlatıcı ve iyileştirici etkileri görülür.



  • Cildi yumuşatıcı ve cilteki ağrıları kesici işlev yapar



  • Yatıştırıcıdır.etkileri sağlamak üzere sonbahar başlarında iyice olgunluğa erişen tohumlan toplanır ya dapiyasadan sağlanan bu tohumlardan 2-3 tatlı kaşığı alınıp üzerine bir bardak kaynar su dökülür. 10-15 dakika demlendirilerek hazırlanan infüzyondan, günde iki kez sabah ve akşamları birer bardak içilir. Alımında zorluk çekilirse meyve suyuyla karıştırılıp içilebilir.





25 Mayıs 2008 Pazar

PAPATYA



matricaria discoidea


PAPATYA

Latince Adı: Matricaria chamomilla

Familya: Compositae

Diğer İsimleri: kamelya, kamomil

Bileşikgiller familyasindaki bitkiler gibi Anthemis ve Matricaria cinsi papatya türleri, ortada sarı tüpsü çiçekleri ile bunların çevresinde beyaz ya da sarı renkli dilsi çiçeklerinden oluşan bileşik çiçekleri ve çok parçalı yapraklan ile dikkati çeker. Papatya türleri ilkbaharda çiçek açmaya başlar, yaz boyunca çiçekli kalır. Anthemis cinsi papatyaların tür sayısı 100 kadar olup bunların anayurdu Avrasyadır. 20-30 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkilerdir. Ülkemizde 50 kadar Anthemis türü papatya yetişmektedir. Bunlar, çiçekleri gösterişli olduğundan çoğu yerde süs bitkisi olarak üretilir. En önemli türü 75 cm. kadar boylanabilen Alman papatyası (A. nobilis) türüdür.


KULLANIM BİÇİMLERİ,FAYDALARI VE ETKİLERİ:

  • Çocuklara özellikle, kramplarda ve karın ağrılarında papatya çayı içirilebilir. Papatya çiçeği, gaz birikiminde, ishalde, deri döküntülerinde, mide rahatsızlıklarında ve balgamlanmalarda yardım eder.

Alman papatyasının tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri:

• Yatıştırıcı, tonik ya da boğaz ağrıları antiseptiği olarak, yaş veya kurumuş çiçeklerinden hazırlanan infüzyon, günde birkaç kez içilebilir.

• Uykusuzluğa karşı aynı infüzyondan gece yatmadan önce bir bardak içilir.

• Akne durumunda bu infüzyonla yüz yıkanıp kurulanırsa cildi temizler.

• Romatizma ağrılarına karşı, zeytinyağında 10-15 gün kadar bekletilen çiçekleriyle elde edilen eriyiği (özütü) ağrılı yerlere uygulanır.

• Saçlara çok yararlı olan bir banyo suyu hazırlamak üzere çiçekleri suda kaynatılır. Bu banyo suyuna daldırılan tarakla saçlar taranır.Köpek papatyası (A. cotula), ülkemizde çok yaygın olarak yetişen, kötü kokulu bir papatya türüdür. Ama: gaz söktürücü, uyarıcı ve adet söktürücü ilaç olarak kullanılır. Bu amaçlarla taze ya da kurumuş çiçekleriyle hazırlanan infüzyon, günde bir-iki kez içilebilir.Matricaria cinsi papatyalar içinde anayurdu Avrasya olan ve ülkemizde de çok yaygın yetişeni, Adi ya da Tıbbi papatya (M. chamomilla) türüdür. 25-50 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkidir. Sarı renkli tüpsü çiçeklerinden oluşan çiçek başı kubbe gibi çıkıntılı ve içi boştur. Bunların çevresindeki dilsi çiçekleri beyaz renkli olur.Adi papatyanın tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri de şöyle sıralanabilir:

• İştah artırıcı, yatıştırıcı: mide ve bağırsak gazları ile safrayı söktürücü, idrarı artırıcıdır. Bu etkilerinden yararlanılmak üzere iki-üç tutam taze veya kurumuş çiçekleriyle hazırlanan infüzyon günde bir-iki kez içilebilir.

• Boğaz ağrılarına karşı, iki-üç tutam taze veya kurumuş çiçekleri kaynatılarak bir dekoksiyon hazırlanır. Bu dekoksiyonla günde birkaç kez derin gargara yapılır.


• Yaraları iyileştirici olarak aynı dekoksiyon yaralara dıştan kompres olarak uygulanır.


• Saç rengini açmak üzere, gene bu dekoksiyon kullanılır.


KULLANIM BİÇİMLERİ:

Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu çiçek, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır (Kaynatılmaz), 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür.


Banyo katkısı: Tam banyo için dört avuç dolusu, yüz veya saç yıkamak için bir avuç dolusu papatya çayı haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra banyo suyuna eklenir.
Kompresler: Bir bardak kaynar süt, bir yemek kaşığı dolusu çiçeğin üstüne dökülür, demlenmesi için 8-10 dakika beklenir ve posası süzüldükten sonra sıcak sütle kompresler yapılır.
Bitki yastığı: Keten bezinden yapılmış bir yastık, kurutulmuş çiçeklerle doldurulur ve ağzı dikilir. Kuru bir tavda iyice ısıtılır ve hasta organın üstüne koyulur.



Papatya yağı: Güneşli havada toplanmış çiçekler, bir şişenin içine gevşekçe doldurulur ve üstüne sızma zeytinyağı, çiçekleri örtecek kadar eklenir. Şişe 14 gün boyunca, arada bir çalkalanarak ve kapağı açılarak, güneşte bekletilir. süre sonunda tülbentten süzülür ve koyu renkli şişelerde, serin bir yerde saklanır.



Papatya merhemi: 250g içyağı ( veya margarin ) tavada iyice kızdırılır ve iki avuç dolusu taze çiçek içine eklenir. Tavadakiler köpüklenmeye başlayınca karıştırılır, ağzı kapanarak serin bir yere bırakılır. Ertesi gün yeniden ısıtılır, tülbentten geçirilerek süzülür ve cam veya porselen merhem kaplarına aktarılır. Buzdolabında saklanmalıdır.
Papatya Buğusu: İçinde su kaynayan bir kabın üstüne yerleştirilen süzgecin içine, taze veya kurutulmuş bitkiler konduktan sonra, süzgecin üstü kapanır. Bir süre sonra , yumuşamış olan bu sıcak bitkiler çıkan buhar genize çekilir.



Alman Papatyası
Alman Papatyası (Matricaria recutita); Avrupa ve Batı Asya kökenli olup, papatya ailesinin bir üyesidir. Avrupa’ da yaygın bir şekilde tarımı yapılmaktadır. Tek yıllık, çiçekleri 5-10 mm çapında, dil şeklindeki çiçekler beyaz renkli, bir sıra ve 12-20 tanedir. Tüp şeklindeki çiçekler ise sarı renkli, çok adette ve kapitilumun ortasındadır. Çiçek tablası koni biçiminde, üzeri çıplak ve içi boştur. (Diğer papatyalardan farkı). Kokusu özel ve kuvvetli, tadı acımsıdır. Çiçekleri %1-2 oranında uçucu yağlar (matricin-chamazulen, bisabolol, bisaboloksit, bisabolonoksit), rezin, flavonlar (apigenin, luteolin, quercetin) içermektedir. Alman papatyası, mayıs veya adi papatyadan daha üstün tutulmaktadır...

chamomılla

24 Mayıs 2008 Cumartesi

ISIRGAN






ISIRGAN


Latince Adı: Urtica
Familya:
Diğer İsimleri: Dolayan diken, Gidişkenotu, Sırganotu

Genel özellikleri:

Isırgangiller familyasının örnek bitkisidir. Dünyanın tüm ılıman bölgelerine yayılmış Urtica cinsi 50 kadar bitki türünün ortak adı Isırgandır. Bunlardan 5 türü ülkemizde toprağı nemli olan kırlarda, yol ve tarla kenarlarında, bahçelerde ve duvar diplerinde sıkça görülür, 1 m. kadar boylanabilen, üzeri ısırıcı tüylerle kaplı, bir ya da çok-yıllık bitkilerdir. Yaprakları karşılıklı çapraz dizilişli, kenarları dişli, ucu sivri ve oval biçimlidir. Yaprak koltuklarından çıkan yeşilimsi renkli, tek eşeyli çiçek kümeleri yaz başından sonbahar başına kadar açar. Isırganın gövdesi dört köşe kesitli ve tüylü: kökü rizom gibi çok yayılıcıdır. Bitki, döktüğü minik tohumlarıyla ya da yayılıcı köklerinin fılizlenmesiyle çoğalır.Isırgan bitkisinin tüm yüzeyini saran ve değildiğinde insan tenini yakan ısırıcı tüylerinde formik asit ile tüm bitkide histamin, klorofil, asetilkolin, demir ve C vitamini bulunur. Bazı yerlerde pazarlarda satılan ısırgan, suda kaynatıldığında yakıcı etkisini yitirdiği, yararlı ve güçlü bir besin olduğu için haşlanarak ıspanak gibi pişirilip yenir. Kurutulduğunda iyi bir hayvan yemi olur.

Etki ve Kullanım: Büyük ısırgan (U. dioica) ve Küçük ısırgan (U. urens) en sık rastlanan, her yerde bulunuşu ve kolay uygulanışıyla tıbbi etkilerinden en çok yararlanılan türleridir.


FAYDALARI
• Toniktir. Bedeni güçlendirir ve destekler.
• Burun kanamaları ve kadınlarda dölyatağı kanamalarında doku ve damar büzücü özellikleriyle kanamayı kesici etki yapar.
• İdrar söktürücüdür.
• İştah açıcıdır.Bu etkilerinden yararlanılmak üzere, ısırgan çiçek açtığında gövde, yaprak ve çiçekleri hep birlikte toplanarak gölge yerde kurutulur. 1-3 tatlı kaşığı kurumuş ısırgan karışımı üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek hazırlanan infüzyon, günde üç kez birer bardak olarak içilir.
• Isırgan, romatizma ve siyatik ağrılarına karşı etkilidir.

• Saç ve tırnakların ana maddesi olan keratini güçlendirerek saç dökülmelerini ve tırnak kırılmalarını önler.
Taze ısırganotu yaprak ve kökünün kaynama suyuyla baş yıkanabilir ve saçlar canlanarak, sık bir biçimde büyümeye başlarlar. Her tür saça özellikle iyi gelen ısırganotu tentürünü herkes kullanabilir. Kafa derisi kepeksiz, saçlar sık, yumuşacık ve parlak!
  • Çocuklarda oluşan egzamada ya da sinirsel kökenli cilt rahatsızlıklarında etkilidir.Bu durumlarda ısırganın infüzyonu ya da daha iyisi dekoksiyonu kullanılır. Dekoksiyonun hazırlanması için 3-4 tatlı kaşığı kurumuş ısırgan karışımı alınır. Kaynama noktasına kadar ısıtılıp sonra kısık ateşte ısıtma işlemi 15 dakika daha sürdürülür. Elde edilen dekoksiyon romatizma ve siyatik ağrılı yerlere ılık olarak uygulanırken elle ovuşturularak o bölgeye yedirilir. Saç dökülmelerinde bu dekoksiyonla friksiyon yapılır. Tırnak kırılmalarında tırnaklar dekoksiyona batırılır. Egzama ve diğer deri şikayetlerinde aynı dekoksiyon dıştan uygulanır.
  • Damar tıkanıklıklarında da (baldırlarda), ısırganotu çok büyük yardımlar sağlar.,
KULLANIM BİÇİMLERİ:
Çay Hazırlamak:
Yaprak Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ısırganotu, orta boy bir su bardagı dolusu kaynar suyla haşlanır , 5-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak yeni demlenmiş çay aç karnına veya öğün aralarında tatlandırılmadan içilir. Kokusunu veya tadını rahatsız edici bulanlar çaylarına biraz nane ilave edebilirler.

Kök Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine getirilir, 4-5 dakika kaynadıktan sonra, ateşten indirilip 5-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.


Tohum Çayı: Havanda hafifçe ezilmiş bir tatlı kaşığı tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su ile haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, yemeklerden yarım saat önce soğutulmadan içilir.
Isırganotu Tentürü: Ilkbaharda veya sonbaharda sökülen kökler bol suda iyice yıkanır, elden geldigince ince kıyılır ve bir sisenin bogazına kadar doldurulur. Köklerin üstüne çıkacak kadar 35-40 derece etil alkol eklenir, hergün çalkalanarak güneste 14 gün boyunca bekletilir ve süre sonunda bir tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli siselerde, serin bir yerde yıllarca saklanabilir.
El ve Ayak Banyoları: Iki avuç dolusu yıkanmıs kök, sap ve yaprak, 5 litre soguk suya konularak, 10-12 saat bekletilir ve sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır. Banyo sırasında bitkiler suyun içinde kalabilir. Bu banyo suyu, yeniden ısıtılarak, 2-3 kere daha kullanılabilir.
Saç Yıkamak: 4-5 avuç taze veya kurutulmus yaprak, 5 litre suya koyulur, agır ateste kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5 dakika demlendikten sonra süzülür. Kök kullanıldıgında ise, 2 avuç dolusu ince kıyılmıs kök, 10-12 saat soguk suda bekletilir, sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 10 dakika beklendikten sonra süzülür. Bu durumda, saç yıkamak için sodalı sabun gerekir.urtica diocia

ALIÇ


ALIÇ


Latince Adı: Crataegus



Familya: Rosaceae



Diğer İsimleri: Akdiken, Alış, Geyikdikeni, Kızlar yemişi, Yemişen, Beyaz diken, Ekşi muşmula, Edran, Geviş, Aluç
Genel özellikleri:
Büyük Resim



Gülgiller familyasındandır. Anayurdu bilinmemektedir. Anadolunun hemen her yerinde yaygın olan alıcın 20 kadar türü ülkemizde yetişmektedir. Alıç türleri kışın yapraklarını döken, güzel çiçeklerinden ötürü kültürü de yapılan dikenli ağaç ya da ağaççıklardır. Bu türlerden, taşıdığı beyaz renkli dikenlerden ötürü Akdiken de denilen (C. monogyna) türü 2-4 m. boylanabilir. 3-7 loplu yapraklarının rengi parlak yeşil ve uçları kesik kesik olur. Nisan-haziran ayları arasında açan çiçekleri beyaz ya da pembe renkli: meyveleri hafif buruk tatlı, kırmızı renkli ve ufaktır. Alıç türleri meyvelerinden döktüğü tohumlarla çoğalır.Alıç meyvelerinde saponinler, glikozitler, flavonitler, askorbik asidi de içeren asitler ile tanen bulunur. Bazı yerlerde sonbahar mevsiminde kimi alıç türlerinin meyveleri ipe dizilerek pazar yerlerinde satılır ve öteki meyveler gibi yenir.



Etki ve Kullanım: Sağlığa yararlı önemli özellikleri ve zehirsiz oluşu nedeniyle Avrupada birçok hazır ilacın bileşimine katılan alıcın






Tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir:



  • Kalbi ve dolaşım sistemini güçlendirici toniktir.


  • Bedenin gereksinimine göre, kalbi ya uyarıp atışlarını artırır ya da kalp atışlarını ağırlaştırır. Kalbin işlevlerini en pürüzsüz şekilde güvenle düzene sokar.


  • Kalp ritim bozuklukları (arrhythmias), sinirsel kalp çarpıntıları, kalp yetmezliği, ağır enfeksiyon hastalıkları sonrasındaki kalp kasları zafiyeti, kalp krizi sonrası, yüksek kan basıncı, damar sertliği alıç bitkisinin başarıyla kullanılabileceği alanlardır.


  • İdrar söktürücüdür.


  • Sinir bozukluklarını, sinirsel kalp çarpıntılarını geçirir. Sinirleri yatıştırır.

  • Yüksek tansiyonu düşürür.


  • Uykusuzluğa karşı güvenle kullanılır.


  • Bendeki sıvı birikimlerinin dışkılanmasını da sağlayabilir.
Bütün bu durumlarda sağlığa yararlı etkileri için, alıcın olgun meyveleri ve bir miktar yaprağı sonbahar başı ile ortası arasında toplanır. 2 tatlı kaşığı meyve ve yaprak karışımı üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 20 dakika demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir. Ancak, bu tedaviye iyileşme sağlanıncaya değin devam edilmelidir.


Alıç ' ın içerdiği maddelerde vücudda birikme, zehirlilik ve alışkanlık yapma gibi özellikler olmadığından uzun süreli kullanıma uygundur.

23 Mayıs 2008 Cuma

KEKİK




Kekik (Thymus serpyllum, Thymus vulgaris) çimenlik tarla kıyılarında, orman kıyılarında, ve çayırlardaki karınca yuvalarının üstünde yer almaktan hoşlanır. Güneş ve sıcak istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık ve dağlık bölgelere çoğalır. Güneşli öğlen sıcaklarında menekşe renkli çiçeklerinden yayılan güzel koku, arıları ve böcekleri kendisine çeker. Kendilerine özgü bir kokuya sahip olan bu çiçekler beni çocukluğumdan beri etkilemiştir. Ülkemizde kekik adı altında Origanum (Mercanköşk türleri) türlerinden elde edilen drogun satışı yapılmaktadır. Eterli uçucu yağ; Thymol (%50 civarında), Carvacrol, Borneol, Cymol, Pimen, Tanen ve flavonlar içerir. Öncelikle baharat olarak kullanılır. Yağlı ve ağır yemeklerin tadını zenginleştirir, sindirimi kolaylaştırır. Şifalı bitki olarak kekik; öncelikle kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Bitkinin önemli etken maddesi olan eterli uçucu yağlar kana karışıp, bronşiyal kasları etkileyerek, krampları çözebilir. Aymı zamanda o bölgelerde bakteri oluşumunu önler. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay içimi ve gargara biçiminde kullanılabilir. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar bir bardak kekik çayı ile geçiştirilebilir, kötü kokulu ve yumuşak dışkı normalleşir. Boğmaca ve öksürük, sinir sistemi zafiyeti, romatizma ve bağırsak hastalıklarına karşı, çay içiminin yanısıra, kekik banyoları da çok yararlıdır. Güçzüz, zayıf ve solgun çocuklara da kekik banyosu yaptırılabilir. Kekik çayı ile ayrıca adet kanamaları dengelenebilir, adet zamanlarındaki kramplı ağrılar geçiştirilebilir, ergenlik sivilceleri iyileştirilebilir. kekik çayı içimi ve kekikle karıştırılmış bal yenmesiyle organizma güçlendirilebilir ve dengeye kavuşturulabilir. Kekik tentürü friksiyonları ile (ovarak sürme) romatizmal ağrılar, sinirsel rahatsızlıklar ve organ titreklikleri tedavi edilebilir. Sıcak kekik yastıkları ağrılı bölgenin üstüne konularak büyük rahatlıklar sağlanabilir. Bu küçük bitki yastıklarını herkes hazırlayabilir. Kekik, öksürük ve mide rahatsızlıklarına karşı başka bitkilerle karıştırılarak daha da başarılı biçimde kullanılabilir.







Kekik çayı, bedenin değerli organlarını temizler. Sabahları kahve veya çay yerine bir bardak kekik çayı içen, etkisini kısa sürede fark edecektir: Zeka keskinliği, midede rahatlık, sabah öksürüğüne tutulmamak ve genel bir rahatlık. Kekik, papatya ve civanperçemi, güneşli havada toplanıp, bir kuru bitki yastığı hazırlanır. Bu yastığı uygularken, bir yandan da aynı bitkilerin karışımından hazırlanmış çay içildiğinde, sinirsel yüz ağrıları iyileşebilir. Eğer aynı zamanda kramp da varsa, kurutulmuş kurtpençesi yastığı uygulamak gerekir. Kekik, çiçeklenme zamanı olan haziran- ağustos arasında toplanır ve öğlen sıcağında toplananları en etkili olanlarıdır. Kekik yağı, kötürümlükte, kalp krizlerinde, organ sertleşmesinde (skleroz ), kas erimesinde, romatizmada ve burkulmalarda kullanılabilir. Mide ve dölyatağı kramplarında bitkinin içten ve dıştan kullanılması önerilir. Günde 2 bardak kekik çayı içilmelidir. Dıştan kullanıldığında, bitkilerin sap ve çiçeklerinden hazırlanmış bir kuru bitki yastığı uygulanmalıdır. Yatmadan önce bu yastık sıcak hava ile ısıtılır (kaloriferin üzerine koyarak veya saç kurutma makinası kullanılabilir) ve midenin veya dölyatağının (rahim) üstüne koyulur. Tümörlerde, eziklerde ve eskimiş romatizmalarda da bu yastık önerilir. Solunum yolları hastalıklarında, kekik, sinirliot ile birlikte çok eski zamanlardan beri kullanılmakta olan etkili bir yöntemdir. Balgamlı bronşitlerde, bronşiyal astımda ve hatta boğmacada, kekik ile sinirliot karışımını çayı, limon ve nöbet şekeri ile karıştırılarak, günde 4-5 bardak içilebilir. Zatürre tehlikesine karşı bu çay saatte 1 yudum içildiğinde etkisini gösterecektir. Kekik'in, alkol bağımlılığına karşı kullanılabileceğini de unutmamak gerekir. Bir avuç dolusu bitki, 1 litre kaynar suda haşlanır ve demlenmesi için 2 dakika beklenir. Çay termosa koyulur ve hastaya 15 dakikada 1 yemek kaşığı içirilir. Sonra mide bulanması, kusma, dışkı ve idrar çıkarma, terleme, yemek ve içmek için duyulan büyük iştah izler. Bu uygulama doğal olarak bir kerede kalmamalı ve gerektiğince yinelenmelidir. Kekik, sara krizlerine karşı da önerilebilir. Günde 2 bardak içilen bitki çayı yalnızca krizler arasında değil, yıl boyunca, 10 günlük aralarla 2-3 haftalık kürler halinde uygulanmalıdır.


UYARILAR : Kekik Çayı, içerisindeki en etkili madde olan eterli uçucu yağın (Thymol) yitirilmemesi için hiçbir zaman kaynatılmaz! Hamilelerin (Düşükleri kolaylaştırır ve bebeğin rahimden çıkmasını çabuklaştırır.) kullanmaması tavsiye edilir. Önerilen dozlar aşılmadığında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Fakat kekik yağının içten kullanımında aşırılığa kaçılması, tiroid bezinin işlevini arttırabilir. Bu nedenle guatr hastalarının kekik yağını kullanmaması tavsiye edilmektedir. Kekik çayı içimi ise böyle bir duruma yol açmaz.



Kullanım Biçimleri:
Çay hazırlamak : Yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulup, ince kıyılmış kekik,orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapatılarak 8-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 2-3 bardak yeni demlenmiş olarak, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan ve yudumlanarak içilir.


Kekik Banyosu: 70-100 gr kurutulmuş kekik bir tülbentin içine gevşekçe bağlanarak 2-3 litre soğuk suya eklenir. Kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra (kaynatılmaz), üstü kapalı olarak 15 dakika demlendirilir. Tülbentteki posa iyice sıkıldıktan sonra sıcak banyo suyuna (Küvet) eklenir. Banyo suyu sıcaklığı 37-38 derece arasında olmalıdır ve banyo süresi 15-20 dakikayı aşmamalıdır. Bu süre boyunca küvet içerisinde oturularak yapılan banyodan sonra üşütülmemeli ve bir bornoza sarılınarak yatakta bir süre dinlenilmelidir.


Kekik tentürü: Öğlen güneşinde toplanmış ve ince kıyılmış çiçekli dallar, gevşekçe, bir şişenin boğazına kadar doldurulur, üstüne konyak veya 35-40 derecelik etil alkol, bitkilerin üstüne çıkana kadar eklenir.14 gün boyunca, arada bir çalkalanarak, güneşli ve sıcak bir ortamda bekletilir, sonra tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli şişelerde, serin bir ortamda saklanmalıdır.
Bitki yastığı: Öğlen güneşinde toplanıp kurutulmuş çiçekli dallar, ince kıyılarak keten bezinden yapılmış bir yastığa doldurulur ve ağzı dikilir.yatmadan önce sıcak, kuru hava ile (Örnek : Kaloriferin üzerinde veya saç kurutma makinası kullanılabilir) ısıtılır ve hasta organın üstüne koyulur.


KEKİK YAGI: Aynı tentür işlemi gibidir, konyak yerine, sızma zeytinyağı kullanılır. Bir şişenin içine doldurulan çiçeklerin üstüne sızma zeytin yağı eklenerek, 10 gün güneşte bekletilir ve kullanılacak kadarı süzülür.
Kekik Yagının Faydaları:


Bedeni kuvvetlendirir.hazmı kolaylaştırır.iştahsızlıgı giderir.sinirleri kuvvetlendirir.kalp çarpıntılarını keser.Bagırsak kurtlarını düşürür.İltihabı keser.Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını saglar.Alyuvarlar oluşumunu arttırır.Böbreklerdeki ve mesanedeki mikropları öldürür.Cinsel istegi artırır.Tansiyonu geçici olarak yükseltir.Hastalıklara karşı direnç verir.Çocuklarda görülen kansızlıgı giderir.Kan dolaşımı düzenler.Kolestrolü düzenler.Kandaki şeker miktarını azaltır.Müzmin öksürük,astım,bronşit ve iltihaplı zetülcempde faydalıdır.Gastrit ve mide agrılarında faydalıdır.Zayıflamada yag çözücüdür.

UYARI:Dahilen Direk Kesinlikle Alınmamalıdır.


KULLANIM ŞEKİLLERİ:


Birçay bardagı suya 2-3 damla damlatılarak veya kesme şeker üzerine 1 damla damlatılarak günde 3 defa kullanılır.


Haricen fazla miktarda olmamak şartıyla parmak uçlarıyla masaj şeklinde tatbik edilir.



Karışım: Öksürüğe karşı, 2 ölçü kekik, 1 ölçü sinirliot, 1 ölçü ezilmiş anason iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı bitki "Çay Hazırlamak" başlığı altında belirtildiği şekilde demlenir ve balla tatlandırılarak, küçük yudumlarla içilir.


21 Mayıs 2008 Çarşamba

CİVAN PERÇEMİ




Civanperçemi (Achillea millefolium); yöresel olarak akbaşlı, barsamaotu, binbiryaprakotu, marsamaotu, beyaz civanperçemi, sarı civanperçemi ve kandilçiçeği diye de anılır. Hayatımızdan ayrı düşünemeyeceğimiz bir şifalı bitkidir. Türkiye'de 40 kadar civanperçemi türü bulunmakta ve bunların birçoğu kullanılmaktadır. Türlerine göre 5-100 cm yükseklikte, yapraklar yünlü gibi tüylü ve parçalı, çiçekleri ; beyaz, fildişi beyazı, soluk sarı veya altın sarısı rengindedir. Çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Mavimtrak renkli bir uçucu yağ taşır. Bu uçucu yağda azulen, limonen, sineol, borneol, pinenler, seskiterenler vardır. Bitki çayırlarda, dar tarla yollarında, yol kıyılarında ve tahıl tarlalarının kenarlarında kümeler halinde yetişir. Güneşli havalarda çevresine aromalı keskin bir koku yayar. Aslında çiçekleri, güneşin en etkili olduğu saatlerde toplamak gerekir, çünkü o sıralarda eterli yağları ve şifalı gücü doruk noktasında olur. (Referans2: Prof. Dr.Turhan Baytop)
Ünlü herbalist Kneipp, bir yazısında şöyle diyor (Referans1: M.Treben): "Arada bir civanperçemi çayı içmiş olsalar, kadınlar pek çok problemle hiç karşılaşmazlardı!". Adet kanamaları düzensiz bir genç kız olsun, menopoz dönemindeki veya sonrasında olgun bir kadın olsun, tüm kadınlar için arada sırada civanperçemi çayı içmek çok önemlidir. Civanperçemi, akla gelebilecek tüm konularda, dölyatağını (rahim) en iyi biçimde etkiler. Yumurtalık iltihaplanmasında alınmaya başlanan civanperçemi oturma banyolarının ağrılar kesilir ve iltihap yavaş yavaş gerilemeye başlar. Bu banyolar aynı zamanda, yaşlı kişilerin ve çocukların yatağa işeme problemlerine karşı ve dölyatağı (rahim) akıntılarında da başarılı olabilir. Bu durumlarda ayrıca günde 2 bardak civanperçemi çayı da içmek gerekir. Miyomlar da (Kas yapılı urlar), doktor kontrolünün olumlu bir sonuç vermesine kadar, uzunca bir süre her gün civanperçemi oturma banyoları alındığında yok olabilirler. (Referans1: M.Treben). Menopoz döneminde de kadınlar sık sık civanperçemi çayını anımsamalıdırlar. Bu durumda, iç huzursuzlukları ve daha başka rahatsızlıklarla karşılaşmayacaklardır. (Referans1: M.Treben)
Civanperçemi oturma banyoları da sağlık için çok yararlıdır. Kol ve bacaklardaki sinir iltihaplanmalarında, civanperçemi katkısıyla yapılacak kol ve bacak banyoları çok rahatlatıcıdır. Fakat, bitki öğle güneşinde toplanmalıdır.
Dr. Lutze, civanperçemini şu hastalıklara öneriyor: (Referans1: M.Treben)
Kanın kafaya sancılı biçimde basıncı
Baş dönmesi
Bulantı
Göz sulanması eşliğindeki göz rahatsızlıkları
Göz sancıları
Burun kanaması
Hava şartlarından kaynaklanan migren krizi
Düzenli olarak içilen bitki çayı ile migren tümüyle iyileşebilir. Bedeni temizleyici etkisi sayesinde, yıllar boyu yer etmiş hastalıkları bedenimizden dışarı atabiliriz. Civanperçeminin en iyi biçimde ve doğrudan kemik iliğini etkilediğini ve orada kan üretimini düzene soktuğunu özellikle belirtmek gerekir. Bu gücü sayesinde bitki, kemik iliği hastalıklarında, çay kürleri, banyolar ve tentür kullanımı yolu ile yardımcı olabilir. Mide kanamalarında ve basur (hemoroid) kanamalarında olduğu kadar, mide basıncı ve mide yanmalarına karşı bitki çayı çok kısa sürede başarı sağlayabilir. Soğuk algınlıklarında, sırt veya romatizma ağrılarında bitki çayı elden geldiğince sıcak olarak içilmelidir. Bitki çayı böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, iştahsızlığı giderir, gazları ve mide kramplarını, karaciğer düzensizliklerini, mide ve bağırsak kanalı iltihaplarını iyileştirmeye yardım eder ve bağırsak beze çalışmalarını düzenleyerek, dışkılamayı kolaylaştırır. Kan dolaşımına ve damar kramplarına karşı çok etkili olduğu için bitki çayını koroner yetmezliğinde de önerilebilir. Rahatsız edici vajinal kaşıntılar, bitkinin kaynama suyu ile yapılan yıkama ve oturma banyoları sayesinde yok olabilirler. Civanperçemi çiçeklerinden, basura karşı etkili bir merhem hazırlanabilir. (Referans1: M.Treben)
UYARILAR:
Civanperçeminin gebelik süresince kullanılmaması tavsiye edilir. Bazı duyarlı kişilerde allerjik tepkilere yol açabilir. Başkaca bilinen bir yan etkisi yoktur.
Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır (kaynatılmaz), 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Aksi belirlilmedikçe günde 3 su bardağı çay aç karnına veya öğün aralarında içilir.
Bitki Tentürü: Çiçeklenme zamanında toplanan taze bitki ince kıyılır. Geniş ağızlı bir şişeye gevşekçe doldurulur ve kaliteli bir konyak, bitkilerin üstüne çıkana kadar eklenir. Şişe 14 gün boyunca güneşte bekletilir, arada bir çalkalanır ve süre sonunda süzülür.
Merhem hazırlamak: 100 gr tuzsuz tereyağı veya içyağı tavada iyice kızdırılır. İnce kıyılmış bir avuç kadar taze civanperçemi çiçeği ve ince kıyılmış 15 taze ahududu yaprağı tavaya atılır, çıtırdamaya başlayınca karıştırılır ve tava ocaktan çekilerek, üstü kapalı bir biçimde serin bir yere kaldırılır. Ertesi gün hafifçe ısıtılır, tülbentten geçirilerek süzülür ve temiz kaplara doldurulur. Buzdolabında saklanmalıdır!
Oturma Banyosu: Iki büyük avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki, gece boyunca soğuk suda bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülerek, banyo suyuna eklenir.

19 Mayıs 2008 Pazartesi

ADAÇAYI

Ülkemizde pekçok türü bulunan adaçayı daha çok akdeniz yöremize has bir cinstir. Karadenizde yetişen birkaç türden biride resimlerde görülen türlerdir.


ADAÇAYI(SALVİA OFFİCİNALİS):diş otu ve meryemiye adları ilede tanınır.30-70 cm boylarında olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir.Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları olan gümüş gibi parlayan bir bitkidir.Don olayına karşı duyarlıdır.Kış boyunca çam dalları ile örtülmesi dogrudur.Çayırlarda meralarda yetişir.

Toplama kurutma:Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havdar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır.

Bileşim: Eterli uçucu yağlar, %30 Thujon, %5 Cineol, Linalol, Borneol, Salven, Pinen ve kafur; tanenler, triterpenoitler, flavonlar; Östojen benzeri maddeler; reçineli bileşikler içerir.


ADA ÇAYININ FAYDALARI

1-Bedeni güçlendirir.

2-Kalp krizi tehlikesini azaltır.

3-Mide bulantısını keser.

4-Hazım sistemini düzenli çalışmasını saglar.

5-Banyo suyuna katılırsa zindelik verir.

6-Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde

7-Antiseptiktir(mikrop öldürücür.)

8-Bayanlarda adet düzensizliğinde kullanılır.


KULLANIM ŞEKLİ

Günde 3 sefer kullanılmalıdır.Ayak kokularını giderir 3 litre suya adaçayı kaynatılıp veya yagından 1 kapak konularak ayak suda bekletilir.


NOT:Cilde masajda yapabilirsiniz.

Mor çiçekli adaçayı,,,,,,,,,,,,,,,,,
Aşırı kullanılmamalıdır.