26 Haziran 2008 Perşembe

Ceviz Yaprağı

Ceviz Ağacı (Junglans Regia), daha yapraklanmadan, Mayıs' ta çiçeklenir. Taze yaprakları Haziran' da, kolayca delinebilecek durumdaki meyveleri Haziran ortasında ve olgunları ise Eylül'de toplanır. 25-30 m kadar yüksekliğe ulaşabilen, kışın yaprak döken gösterişli bir ağaçtır. Yapraklar tek tüysü, yaprakçıklar tam kenarlı ve kuvvetli kokuludur. Drog elde etmek için yapraklar Haziran ve Temmuz aylarında toplanır, havadar ve gölgeli bir yere serilerek kurutulur ve ince kıyılarak hava almayan kaplarda saklanır. Ceviz ağacı, Kuzey doğu ve doğu Anadolu' da yabani olarak yetiştiği gibi, bahçelerde de yetiştirilmektedir. Yaprakları tanen, eterli uçucu yağ, juglan (mantar hastalıklarına karşı etkili), C vitamini ve flavonlar içermektedir.
Ceviz yaprağının kan durdurucu-sıkıştırıcı (astringent), kuvvetlendirici (tonik) ve bağırsak kurtlarını veya solucanlarını düşürücü (antihelmintik) etkisi vardır. Yaprak çayı, sindirim bozukluklarında, kabızlıkta, iştahsızlıklarda ve kan temizliğinde etkilidir. İştah açıcı, kan şekerini düşürücü ve kuvvet verici etkileri vardır. Deri hastalıklarında antiseptik olarak haricen kullanılır. Ceviz yaprağı kaynatılarak, tüm sıraca (scrofula), frengi (sifilis), egzema (mayasıl), herpes (uçuk) ve raşitik hastalıklarda, kemik çürümesinde, kemik deformasyonunda ve ayrıca, iltihaplı el ve ayak tırnaklarında kullanılabilen çok etkili bir banyo katkısı elde edilir. Favus ve uyuz hastalıklarında, hasta bölgeler, taze ceviz yaprağının kaynama suyu ile yıkandığında, kısa sürede düzelme görülecektir. Bu suyla yapılan banyolar, yıkamalar, ergenlik sivilcesine, iltihaplı egzemalara, ayak terine ve kadınların akıntılarına iyi gelir. Ağız boşluğu iltihabı, dişeti, boğaz ve gırtlak hastalıklarında gargara yapılmalıdır.
Ceviz yaprağının kaynama suyu banyo suyuna eklendiğinde, donuk kabarcıkları iyileşir. Ceviz yaprağı kaynama suyu, hızlı saç dökülmelerinde de kafa derisine friksiyon (ovarak sürme) yapmakla kullanılır. Bu sıvı ayrıca, kafa bitine karşı da çok etklidir.
Haziran ortasında toplanan cevizlerden, mide, karaciğer ve kanı temizleyen, mide yorgunluğunu ve bağırsak çürüklüğünü gideren çok etkili bir ceviz tentürü elde edilir. Bu tentür, ayrıca kan koyuluğuna karşı da çok yararlıdır.
UYARILAR: İçerdiği tanen maddesi duyarlı kişilerde bazen mide bulantısı veya kusmaya yol açabilir. Bunun dışında, ceviz yaprağının bilinen bir yan etkisi yoktur. (Referans3)

Kullanım Biçimleri:

Çay hazırlamak:
1) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 4-5 dakika demlendirilir ve süzülür. Gün boyunca 1 veya 2 bardak yudumlanarak içilir. 2) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve 2-3 dakika boyunca hafif ısıda kaynatılır. Süzülen çay kullanıma hazırdır. Günde 2-3 bardak içilir.
Banyo ve Yıkama Katkısı: Tam banyolar için, iki büyük avuç ince kıyılmış yaprak, akşamdan 2-3 lt suya eklenir. Sabahleyin hafif ateşte 4-5 dakika kaynadıktan sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir. Gerektiğinde, bitki miktarı bir misli arttırılabilir.
Tentür hazırlamak: Haziran ortasında, 20 kadar genç ceviz dörde bölünerek bir cam kavanoza koyulur ve üstüne 1 lt kanyak eklenir. Kanyak, cevizlerin üstüne çıkmalıdır. Ağzı iyice kapanan kavanoz 14 gün boyunca güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir. Sonra süzülerek koyu renkli şişelere doldurulur. Gereğine göre, 15-20 damla alınır.


Referanslar:
1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık", Maria Treben
2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.
3- "Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk,Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul,2000

16 Haziran 2008 Pazartesi

Arslanpençesi



Arslanpençesi (Alchemilla vulgaris/arvensis),halk dilinde şebnemli ve arslanayağı adıyla da anılır. Genelde, orman ve yol kıyılarında, bayırlarda, yüksek yörelerdeki nemli çayırlarda,ve dağlık bölgelerde yetişir. Güzel bir görünümü olan, 7-9 parmaklı yapraklarının kenarları dişlidir. Oldukça sağlam olan sapı pek yüksek değildir ve pek dikkat çekmeyen sarımsı yeşil yaprakları özellikle Mayıs'tan Haziran'a kadar, ama daha sonraları da görülebilir. Bitkinin yaprakları bazen toprağın üstüne kapanırlar ve sabahleyin yaprağın ortasında bir çiğ damlası görülür. Bin metrenin üstündeki bölgelerde arslanpençesi daha çok gümüş rengindedir ve kireçli topraklarda olduğu kadar, ilk kütle zeminlerinde de yetişir. Her iki bitki cinsi de, çiçek açma zamanında tümüyle, daha sonra ise yalnızca yaprak olarak toplanır ve kurutulur.
Özellikle kadın hastalıklarına karşı kullanılır. Hıristiyanlığın ilk günlerinden beri Bakire Meryemin adıyla anılmıştır. Arslanpençesi, yalnızca adet görme düzensizlikleri, dölyolları akıntısı, dölyatağı (rahim) şikayetleri ve menopoz çağındaki rahatsızlıklarda rahatlatıcı etkiler yapmakla kalmayıp, ergenliğe geçişte de, civanperçemi ile birlikte kullanıldığında, adet görmeyi düzene sokabilir. Bazı genç kızlarda adet hallerinin başlamaması durumunda, arslanpençesi civanperçemi ile eşit karıştırılarak kullanıldığında, her şeyi yoluna koyabilir. Yara ateşlenmesine, apseli yaralara ve ihmal edilmiş çıbanlara karşı, su toplayıcı ve kalp güçlendirici olarak kullanılır. Diş çektirdikten sonra, arslanpençesi çayı, önerilebilecek içeceklerin en başında gelir. Yinelenen gargaralar sayesinde, yara birkaç güb içinde kapanır. Ayrıca, kas ve organ yorgunluklarında ve kansızlık hallerinde de yardımcı olur. Zor doğum yapan ve düşük yapmaya yatkın kadınlarda, ceninin dölyatağındaki durumunu sağlamlaştırmakta, doğum yaralanmaları ve dölyatağı gevşekliğinde, dölyatağı kasları yorgunluğunda arslanpençesi en önde gelen yardımcıdır. Bu tür kadınlar, üçüncü aydan sonra bitki çayını içebilirler. O, tüm kadın hastalıklarında kullanılabilen bir bitkidir. Yüksek yerlerde yetişen bitkilerin yapraklarının altı parlak gümüş renginde olur. Bitkinin bu türü özellikle bedende yağ birikimine karşı başarıyla kullanılabilir. Günde 2-3 bardak çay uygundur. Uyku düzensizliği çekenlere de çok yardımcı olabilir.
Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak : Yarım tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve demlenmesi için 5-6 dakika kadar beklendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir.
Banyo Katkısı : Bir tam banyo için 5-6 avuç dolusu taze bitki veya 200g kurutulmuş bitki, gece boyunca soğuk suda bekletilir. Ertesi gün, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 5-6 dakika bekledikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.
Bitki Lapa Kompresi : Yeterince taze bitki iyice yıkanır, bir tahta tablanın üstünde merdane ile iyice ezilir ve hasta bölgeye uygulanır..

15 Haziran 2008 Pazar

VEBAOTU


Vebaotu (Petasites officinalis) ırmak, dere ve orman kıyılarında yetişir. Kelotu olarak da bilinir. Şapka büyüklügündeki yaprakları hafif dişlidir ve alt tarafları gri tüylerle kaplıdır. Kirli beyazdan açık pembeye kadar degisebilen çiçekleri, sapın en ucunda, bir salkım biçiminde açarlar.
Salgın zamanlarında büyük önem kazanmış ve ateş düşürücü nitelige sahip olan kökü, çiçeklenme zamanından önce sökülür. Terletmeye yardımcı olan çayı, ateşlenme, soluk alma zorluğu, gut ve epilepsi (sara) hastalıklarında kullanılır. Gün boyunca , 1 veya 2 bardak yudumlanarak içilir.
Büyük taze yaprakları , yalnızca burkulmaların ve yürüme sonucu ayakta olusan yaraların üstüne uygulanmakla kalmayıp , her tür kangren , habis çıban ve şiddetli yaralarda kullanılır.

Modern şifalı bitki uzmanları tarafından ise özellikle kemoterapiden sonra kanser tümörlerinin azaltılması için önerilmektedir. Almanya 'da Petadolor markasıyla tablet halinde satılmaktadır . Aynı zamanda adet krampları, astım ve baş ağrısı için de kullanılmaktadır. Kanser tedavisinde kullanıldıgında, özellikle cerrahi operasyondan sonra etkili bir sekilde metastaz'ı (yayılma) önlemektedir.

Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak:
Yarım veya bir tatlı kasıgı ince kıyılmıs bitki kökü, aksamdan orta boy 1 su bardagı dolusu soguk suya koyulur, sabahleyin ılıklastırılır ve süzülür. Gün boyunca 1 veya 2 bardak yudumlanarak içilir .
Yaprak Kompresi: Yıkanan taze yapraklar, tahta bir tablanın üstünde merdane ile ezilerek lapa haline getirilir, hasta bölgenin üstüne yatırılır ve 1-2 saatte bir yenilenir.

SARIMSAK




Sarımsak veya sarmısak (Allium sativum L.), 25-30 cm yükseklikte, yeşilimsi beyaz veya pembe çiçekli, otsu bir kültür bitkisidir. Nadir olarak tohum bağlar. Bu nedenle soğancıkları (diş) ile üretilir. Ülkemizde “Beyaz sarımsak” ve “Siyah sarımsak” olmak üzere 2 çeşit yetiştirilmektedir. Vatanının orta Asya stepleri olduğu sanılmaktadır. Beyaz veya pembemsi renkli, az adette soğancıkdan (diş) meydana gelir. Dişlerin hepsi bir arada bir kabuk tarafından sarılmışlardır. Çok kuvvetli ve keskin bir kokusu ve yakıcı bir lezzeti vardır.
Bileşim:

Karbonhidratlar (sakkaroz, glikoz), vitaminler (A, B, C ve E) ve eterli uçucu yağ (alliin, allicin, ajoen) , scordein, selen ile dişilik ve erkeklik hormonlarına benzer maddeler taşımaktadır. Bu uçucu yağda özellikle allil disülfür bulunmaktadır. Bu bileşik kükürtlü bir amino asit olan alliin’in alliinaz isimli ferment etkisi ile parçalanarak allicin’i vermesi, allicin’in de, su buharı veya su karşısında, allil disülfür’e dönüşmesi sonucu meydana gelir. Sarımsağa özel koku ve lezzeti veren taşıdığı kükürtlü uçucu yağdır.
Etki ve Kullanılış:



Eski çağlardan beri bilinen ve kullanılan bir drog’dur. Orta çağda özellikle salgın hastalıklar (kolera, veba gibi) ile mücadelede kullanılmıştır. Antiseptik, idrar artırıcı, safra salgılarını artırıcı, solucan düşürücü (özellikle askarit ve oksiyürlere karşı), iştah açıcı, tansiyon (kan basıncı) ve kolesterol düşürücü, kanı sulandırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkilere sahiptir. Antiseptik (mikrop öldürücü) etki taşıdığı allicin’den ileri gelmektedir. Antiseptik ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi; tarihçi Herodot’a göre eski Mısırlılar tarafından da bilinmekteydi. Çünkü Mısırlılar piramitlerin yapımında çalıştırdıkları işçilere her öğün sarımsak, soğan ve turp yediriyorlardı. II. Dünya savaşı sırasında, yaralandıkları zaman yaralarının mikrop kapmasını önlemek için, ezerek yaranın üzerine konmak üzere Rus askerlerine sarımsak verilmiştir.
Eğer yendikten sonra rahatsız edici bir koku oluşturmasaydı, kuşkusuz çok daha yaygın biçimde tüketilirdi. Ama onun değerli gücünden yararlanabilmek için büyük miktarlarda tüketmek gerekmez . Beklenen etki, gün boyunca 3-4 diş sarımsak yenerek sağlanabilir. Ayrıca koku problemi olmayan sarımsak tabletleri ve tentürü de aynı işi rahatlıkla görebilir. Önemli olan, aşırıya kaçmamak şartıyla kullanımdaki sürekliliktir. Kronik bronşit, sindirim problemleri, romatizma, kas ve organ ağrıları ve yüksek kan basıncı (yüksek tansiyon) öncelikli kullanım alanlarıdır. Ama erken yaşlanmaya karşı uygulanan bir tentür kürü de çok olumlu sonuçlar verir. En azından 5-6 ay sürecek olan bu kür sırasında, sabah ve öğlen saatlerinde 10-15 damla D6 inceltisi, yarım yemek kaşığı ılık suya eklenerek alınır. Böylece kişi ileri yaşlara kadar sağlıklı ve hareketli kalabilir. Et yemeyi seven, fazla kilolu, gaz şişkinliği çeken yaşlı kişileri hızlı çöküntülerden korumak için de, uzunca bir süre, sabah ve öğlen saatlerinde 10-15 damla D3 inceltisini yarım yemek kaşığı ılık suya ekleyerek kullanmaları önerilir. Sarımsağın, mide ve bağırsakları güçlendirici, mikropları ve virüsleri yok edici etkisi oldukça önemlidir. Öncelikle bacak, göz arkası ve beyin damarları olmak üzere, tüm damarları genişleterek, daha iyi beslenmelerini ve böylece, hızlı yaşlanmamalarını sağlar. Aynı zamanda tüksek kan basıncını (hiper tansiyon) başarıyla düşürebilir, kolesterol düzeyini normalleştirir ve damar iltihabı (tromboz-tromboflebit ) oluşumunu önler. Sarımsak, organizmayı ve bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı korur.
Bakınız-----> Kokusuz Sarımsak Tableti (Odorless Garlic)
Kullanım Biçimleri:
Kurt veya solucan düşürücü olarak, kabuğu soyulmuş olan bir sarımsak dişi bir ekmek kabuğu parçasına kuvvetle sürülür ve çıkan esansı emmiş olan ekmek parçası yenilir. Aynı amaç için sarımsak şurubu da kullanılmaktadır. 100 gr parçalanmış sarımsak, 200 gr su ve 200 gr şeker ile 1 gün bekletildikten sonra iyice karıştırılıp süzülür. Elde edilen şuruptan günde 2-3 yemek kaşığı içilir.



Haricen yara iyi edici olarak, taze sarımsak lapa halinde yara üzerine konur. Aynı amaç için sarımsak usaresi de kullanılabilir. Usare hazırlamak için bir miktar sarımsak havanda ezilir, sıkılarak alınan usarenin 1 gr miktarı 10 gr su ile sulandırılır ve bu karışımın içine, usarenin bozulmasını önlemek için, 10 damla kadar etil alkol konur. Bu usare haricen bilhassa saç hastalıklarının (saçkıran vs.) tedavisinde saçlı deri kısmına sürülür.



Tansiyon düşürücü olarak 10 gr sarımsak başı ezilir, üzerine 10 gr etil alkol konur, karışım 1 gün bekletildikten sonra ince bir bez veya süzgeçle süzülür. Elde edilen özsudan günde 3 defa 15-30 damla alınır.
Sarımsak Sütü: 2-3 diş sarımsak ezilir veya ince kıyılır, 1 su bardağı soğuk süte eklenir ve hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. İhtiyaç duyulduğunda 1 bardak taze demlenmiş sarımsak sütü soğutulmadan içilir.


Kokusuz Sarımsak Tabletleri
Referanslar :
1-Vorberg G and Schneider B : Therapy with garlic : Results of a placebo-controlled, double-blind study. Br J Clin Pract 44 (Suppl.69) :7-11, 1990
2-Jain AK, Vargas R,et al. : Can garlic reduce serum lipids? A controlled clinical study. Am J med 94:632-635, 1993
3-Medicana, genel Sağlık Ansiklopedisi, Ana Yayıncılık, İstanbul, 1993
4-Güler Ç. : Güneş Tıp sözlüğü, Güneş Kitabevi, Ankara, 1997
5-Treben M. : Gesundheit aus der Apotheke Gottes, Steyr 1984
6-Eröztürk N. : Bir Yudum Sağlık, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2000
7-Baytop T. : Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1984
8-Lawson LD and Hughes BG: Characterization of the formation of allicin and other thiosulfinates from garlic. Planta Med 58: 345-350, 1992


sarımsak sarmısak sarimsak sarmisak kolesterol tansiyon bağışıklık immune damar mantar antibiyotik trgliserid kalp mantar antiseptik gaz kanser mide kolon barsak bağırsak bagirsak solucan kurt hipertansiyon yüksektansiyon
netten alıntı

1 Haziran 2008 Pazar

Anason



ANASON


Latince Adı: Pimpinella anisum
Familya:
Diğer İsimleri:


Genel özellikleri:

Maydanozgiller familyasındandır. Anayurdu Doğu Akdeniz havzası ülkeleriyle Mısır olup Türkiyede Ege ve Akdeniz bölgelerinde, özellikle Burdur yöresinde yetiştirilmektedir. 30-75 cm. boylanabilen, dik ya da yere yatarak gelişen bir ya da bazı türlerinde ikiyillık yarı dayanıklı otsu bitkidir. Kök oluşumu zayıf: gövdesi yuvarlak kesitli, yeşil ve dallara ayrılan yapıda olan anasonun yaprakları yeşil renkli, güzel kokulu, kenarları dişli, yuvarlak biçimli ve hafif tüylüdür. Yaz sonunda açan ve yıldıza benzeyen beyaz çiçekleri salkımlar halindedir. Bitkinin, konumuzu en çok ilgilendiren bölümü olan tohumu da güzel kokulu, açık gri-kahverengi ve yumurta biçimindedir. Güneşli, soğuk rüzgardan korunmalı yerleri: suyu iyi akıntılı ve alkalik toprağı seven anason, tohumuyla çoğalır.Anasonun tohumunda sabit ve uçucu yağlar, nişasta ve yapışkan bitki sıvısı bulunur. uçucu yağlar, anetol ve estragol adlı maddeler ve bazı aldehitleri içerir. Anason tohumu, ülkemizde ulusal içki sayılan rakının yapımında ve pastacılıkta kullanılır.
Etki ve Kullanım:

Sağlığa yararlı etkileri Eski Mısırlılarla Romalılar döneminden beri bilinen ve bolca kullanılan anasonun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:

• Tohumunun bileşiminde bulunan uçucu yağ sayesinde mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür.

• İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

• Yatıştırıcı, rahatlatıcı ve spazm çözücüdür.

• Uykusuzluğa karşı etkilidir.

• Soğuk algınlığı, öksürük, soluk borusu enfeksiyonları, boğmaca ve bronşitte rahatlatıcı etkiler sağlar.

• Göğsü yumuşatır.

• Emzikli annelerde süt gelişini artırır.Bütün bu etkileri sağlamak üzere, anasonun olgun tohumları yaz ortası ile sonbahar arasında toplanır. 1-2 tatlı kaşığı anason tohumu alınıp uçucu yağını bırakması için hafifçe ezilerek üzerine 1 bardak kaynar su dökülür. Kabın üstü iyice kapatılıp 5-10 dakika süreyle demlendirilerek infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir. Ancak, sindirimle ilgili şikayetlerde infüzyon yemeklerden 15-20 dakika önce alınır.

Kudret Narı





KUDRET NARI

Latince Adı: Momordica charantia
Familya: Cucurbitaceae
Diğer İsimleri:
Genel özellikleri:

Kudret Narı tropik iklim bölgelerinde, Amazon havzasında, Doğu Afrika’da, Asya, Karayip Adalarında doğal olarak bulunan, Güney Amerika ve Uzak Doğuda ise özellikle, gıda ve ilaç olarak yetiştirilen bir bitkidir. Tek yıllık, tırmanıcı, sarmaşık formunda bir bitki olan Kudret Narı, yaz aylarında çiçek açar. Yaprakları, yelpaze şeklinde, loplu, kenarları dişlidir. Sarırenkli küçük çiçekleri, erkek veya dişi olarak, ayrı saplar üzerindedir. Meyveleri önce yeşil, olgunlaşınca turuncu-kırmızırenkte, 10-20 cm uzunluğunda, geniş bir mekik seklinde olup, üzerleri girintili çıkıntılı ve pürtüklüdür. Meyve olgunlaşınca, kabuğu 3 ayrı parça halinde, geriye bükülerek çok sayıda, kırmızı-kahverengi veya beyaz renkli çekirdekleri ortaya çıkar. Tohumları (çekirdekleri) 7-10mm boyunda, yassı ve pütürlüdür. Latince’de momordica ısırmak anlamına gelir, yapraklarının adeta yenik gibi durmasından dolayı bu isim verilmiştir. Bitkinin bütün kısımları ve öz suyu çok acıdır.

Etki ve Kullanım:





Kudret narının meyve ve yaprakları, mineral ve vitaminler bakımından zengindir. Özellikle demir, kalsiyum, fosfor ve B vitaminleri bakımından zengindir. Ancak bu maddelerin ne kadarının hazırlanan sıvıya geçtiği ve alınan gıda veya sıvıdan ne kadarının barsaklardan emildiği bilinmemektedir.
Özellikle Filipinlerde şifalı olduğuna inanılarak, çok yetiştirilen bir bitkidir. Acımsı tadına karşın, birçok Filipin yemeğinde kullanılmaktadır. Filipinlerde yerel adı Ampalaya'dır. Batı ülkelerinde acı kavun (bitter melon), acı kabak (bitter gourd), Afrika hıyarı (African cucumber), balsam elması (balsam apple) veya balsam armudu (balsam pear) olarak adlandırılır. Filipinlerde kudret narı'nın faydalı olduğu birçok hastalık olduğuna inanılmaktadır. Yaprak ve köklerinden hazırlanan çözeltiler, hemoroit şişliklerini indirmektedir. Yapraktan elde edilen çözelti iyi bir öksürük kesici ve ateş düşürücüdür, aynı zamanda pürgatif (barsak boşaltıcı) ve antihelmintik (barsak kurtlarına karşı) etkiye sahiptir.

Kadınlarda kısırlık tedavisinde ve karaciğer bozukluklarında iyileştirici olarak kullanılmaktadır. Kudret narı antimikrobial etki gösterdiğinden, iltihaplı yaraların tedavisinde de yeri olduğuna inanılmaktadır. Son yayınlarda, substans Q içerdiğinden AİDS tedavisinde değerli olabileceği bildirilmiştir.
Yukarıda yazılı etkiler, henüz bilimsel çalışmalar ile tam olarak ispatlanamamış tır, ancak bunların aksi de gösterilememiş tir.
Yalnız Tip 2 diabetes mellitus (şeker) hastalığında, kudret narının şeker düşürücü etkisi olduğu gösterilmiştir. Bitki bünyesinde bulunan momordicin bitki insülini olarak da anılmaktadır. Bitkinin yaprak ve meyvesindeki acı tadı veren bu madde, Tip 2 diabetiklilerde, kan şeker seviyesini düşürmektedir. Bu bitkinin etkisi ile, pankreasta insülin salgılayan beta hücrelerin arttığı gösterilmiştir. Bu etki, gerek kaynatılmış yapraklarda, gerek sıvı çıkarılarak hazırlanan kapsül ve tabletlerde, gerek doğrudan hazırlanan kudret narı çaylarında gözlenmektedir. Bu nedenle farmakolojik yolla hazırlanan ilaçlara gereksinim olmadan, şeker hastaları kendi hazırladıkları çay veya yaprakları kullanabilirler.
Filipinler Sağlık Bakanlığı onaylı, 'Kudret Narı Çözeltisi' şu şekilde hazırlanmalıdır:
1.Yaprakları yıkayıp, bıçak ile ufak parçalar halinde doğrayınız.
2. İki bardak dolu su içine, 6 tatlı kaşığı dolusu doğranmış yaprağı ilave ediniz.
3. Hazırlanan karışımı 15 dakika ağzı açı bir kapta kaynatınız.
4. Soğuttuktan sonra süzünüz.
5. Günde 3 defa, her seferinde, 1 fincanın üçte biri kadar, hazırlanan ekstreden içiniz.
Bir diğer yöntem, Kudret Narı sürgünleri, kaynatılarak sabah akşam yarım fincan yenilebilir.
Momordica charantia bitkisinin yaprak ve sarmaşık kısımları kullanılabilmekte ise de, meyvesi daha etkili ve sağlıklı olduğu için tercih edilmektedir.





Amozon'da yerliler, bahçelerinde kudret narı'nı yiyecek ve ilaç olarak yetiştirmektedirler. Bitkinin yaprak ve meyvelerini pişirdikleri fasulye yemeğinin içine koymakta, sonra tuz ilave ederek acı tadı azaltmaktadırlar.





Brezilya'da, Kudret Narı, tümörlerde, yaralarda, romatizmada, sıtmada, adet problemlerinde, şeker hastalığında, kolikde, ateşli durumlarda ve barsak kurtlarına karşı kullanılmaktadır.










Ayrıca çocuk düşürmek ve afrodizyak (cinsel iştahı arttırıcı), deri hastalıkları, ekzama, uyuzda da kullanılmaktadır.





Meksika'da bitkinin bütün kısımları şeker hastalığında, dizanteride kullanılmakta, köklerinin ise afrodizyak olduğuna inanılmaktadır.
Peru'da bitkinin yaprakları ve bütün toprak üstü kısmı, kızamık, sıtma ve her türlü iltihabi olayda kullanılmaktadır.





Nikaragua'da yapraklar, mide ağrısı, ateşlenme durumunda, şeker hastalığında, soğuk algınlığı, öksürük, baş ağrısı, sıtma, deri hastalıkları, adet bozukluklarında, ağrı, hipertansiyon iltihabi olaylarda ve doğum sırasında yardımcı olmak üzere kullanılır.





Geleneksel Çin tababetinde, bu sebze iştah açıcı, mide-barsak iltihaplarında ve meme kanserine engel olmak için kullanılmaktadır.





Tokyo'da bu bitkiyi pazardan temin etmek mümkün olduğu gibi, birçok restoranda kudret narı ile yapılan yemekler bulunmaktadır.





Türkiye'den reçete:
Mide ülserine karşı çok iyi ilâç olup şöyle hazırlanır: İki kudret narı doğranıp, bir şişe içinde bulunan, 1kg zeytin yağına konur. Şişe güneşte bırakılır. Birkaç hafta sonra, sabahları aç karnına, bir çorba kasığı içilip bir saat hareketsiz sırt üstü yatılır. Hazırlanan bu yağ, bâsur için de içilir, derideki yaralara DA sürülür. Mide ve derideki yaraların bir an önce iyileşmesi için etkili bir bitkidir.

Pelin otu




PELİN (OTU)


Latince Adı: Arthemisia absinthium
Familya:


Diğer İsimleri: Acı pelin, Ak pelin, Acı yavşan


Genel özellikleri:


Bileşikgiller familyasındandır. Anayurdu Avrupa olan: ülkemizde Kuzey, İç ve Güney Anadoluda yabani olarak yetişen çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. 120 cme kadar boylanabilen pelinin, ince tüylerle kaplı gövdesi kokulu, kabarık çizgili ve gri-yeşil renklidir. Çok ince tüylerle kaplı grimsi ya da beyazımsı yeşil, altı gri renkli ve kokulu olan yaprakları çok parçalı ve almaşık dizilidir. Temmuz-ağustos aylarında açan açık sarı küçük çiçekleri salkımlar oluşturur. Silindirik yapılı yassı, küçük ve gri renkli meyvelerinin içinde kahverengimsi gri minik tohumları bulunur. Pelin döktüğü tohumlarıyla çoğalır ya da sonbaharda alınan gövde kalemleriyle çoğaltılır.Pelinin küçük yapraklı dalları özel kokulu ve çok acı lezzetlidir. Uçucu yağ, absintin gibi acı maddeler, flavon ve pineni içerir. Eskiden bazı içkilere acı çeşni vermesi için katılırken 1908 yılından beri bu şekilde kullanımı yasaklanmıştır.Pelin, geçmiş yıllarda kurt düşürücü, adet söktürücü ve çocuk düşürücü etkilerinden yararlanılmak üzere yüksek dozlarda kullanılırdı. Ancak, yapılan dikkatli analizler, bitkinin zehirleyici ve sinir sistemini yıkıma uğratıcı etkilerini saptadığından, bitkinin bu amaçlarla kullanımı da terk edilmiştir.






Etki ve Kullanım: Günümüzde pelinin tıbbi etkileri aşağıda verilen yöntemle yararlı hale getirilmektedir:

• Bitkinin, içerdiği acı maddeler nedeniyle bedeni uyarıcı, iştah açıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı etkileri vardır. Sindirim salgılarının nitelik ve nicelik yönünden yetersiz kaldığı durumlarda kullanılır.

• Yüksek ateş ve enfeksiyon durumlarında güçlü bir iyileştiricidir.

• Bedeni güçlendirici tonik etkisi vardır.

• İdrar söktürücüdür.Bu durumlar için, pelinin yaprakları ve çiçek açmış salkımları, çiçekleri solduğu dönem olan yaz ortası ve sonbahar başı arasında toplanıp gölgelik ve havadar yerde kurutulur. 1-2 tatlı kaşığı kuru karışım üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 10-15 dakika süreyle demlendirilmeye bırakılır. Böylece hazırlanan infüzyon, günde

iki-üç kez birer bardak olarak içilebilir.

Zencefil




ZENCEFİL
Latince Adı: Zingiber officinale
Familya: Zingiberaceae
Diğer İsimleri: Zencebil


Genel özellikleri:

Zencefilgiller familyasının örnek bitkisidir. Anayurdunun Güneydoğu Asya olduğu sanılmakta, günümüzde Hindistan ve Malezya ile diğer bazı tropikal bölgelerde yetiştirilmektedir. Ülkemizin iklimi uygun olmadığından Türkiyede zencefil yetişmez. Yararları Çin ve Hindistanda çok eski çağlardan beri bilinen bitki, Avrupaya tüccarlar tarafından getirilip tanıtılmıştır. 120 cm.ye kadar boylanabilen bitkinin biryıllık ömrü olan gövdesinin, kamışınkini andıran duruşu vardır. Tarçın kokusuna benzeyen özel kokulu, 15-20 cm. uzunluktaki sivri uçlu ve mızrak biçimli yaprakları, gövdeyi saran kılıflardan çıkar. Kozalakları anımsatan küçük, beyaz ve üzeri mor lekeli çiçekleri pek seyrek açar ve kısır olurlar. Zencefilin kalın, etli, lifli ve boğum boğum yapılı kökgövdesi (rizomu) kahverengi sarımsı olup bundan yumrukökler çıkarak çevreye yayılır. Bitki, bu rizomların bölünüp ekilmesiyle çoğaltılır.Zencefil zingiberon, zingiberol, fellandron, borneol, sineol sitrali içeren uçucu yağ ile nişasta, yapışkan bitki sıvısı ve reçine yönünden zengindir. Taze kökleri sökülüp dilimlenerek bazı Uzakdoğu yemeklerine katılır. Kurutulup öğütülerek toz haline getirilmiş kökleri ekmek, tatlı, pasta, şarap ve bazı likörlerin yapımında kullanılır. Ayrıca zencefil tozu, baharat olarak tüketilir.


Etki ve Kullanım:




• Hazımsızlık, mide ve bağırsakların gazlı olması ve karın ağrısı durumlarında sindirim salgılarını artırır ve gaz söktürücü etkiler yaparak iyileştirici olur.


• Son yapılan araştırma sonuçlarına göre mideyi yatıştırıcı etkileri nedeniyle yolculuklarda kusma refleksini yok eder ve rahatlama sağlar.


• Kan dolaşımının yetersiz kaldığı durumlarda, özellikle kılcal damarlardaki dolaşımı hızlandırır.


• Ateşlilik durumunda terlemeyi artırır: bu yararlı terletici etkisiyle soğuk algınlığıni çabuk iyileştirir.


• Soğuk havalarda bedeni ısıtır, dayanıklılığını artırır.Bu etkileri sağlamak üzere zencefilin dekoksiyonu kullanılır. Elinizde zencefil tozu ya da dilimlenmiş kök parçaları varsa bunlardan 1,5 tatlı kaşığı, 1 bardak su içine konulup önce kaynama noktasına kadar ısıtılır. Sonra, ateş kısılarak 5-10 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyon istendikçe içilebilir.


• Zencefil boğaz ağrılarını iyileştirir. Bunun için yukarıda hazırlanan dekoksiyonla derin gargara yapılır.


• Bitki ayrıca fibrozit (lif dokusu iltihabı) ve kas incinmeleri tedavisinde kullanılır. Bunun için de, aynı dekoksiyon ağrılı yerlere dıştan uygulanırken, elle hafif hafif ovuşturulur.

Ihlamur




IHLAMUR




Yurdumuzda Marmara ve Doğu Karadeniz Bölgeleri‘nde bol miktarda yetişen ıhlamurun çiçek, yaprak, kabuk ve ağacından faydalanılıyor. Hoş kokulu bir bitki olan ıhlamur aynı zamanda iyi bir ev ilacı. Kurutulmuş ıhlamur yaprakları, çiçekleriyle birlikte kaynatılarak yapılan hoş kokulu içecektir.


FAYDALARI


Sinirleri yatıştırır


Bağırsak kurdunu düşürür, bağırsak sancısını giderir.


Öksürüğü keser.


Damar tıkanıklığını açar.


Gribi iyileştirir.


Hazımsızlığa karşı kullanılır, mide üşütmesini ve uykusuzluğu giderir.


Ihlamur ayrıca idrar söktürücü, terletici, yatıştırıcı, göğüs yumuşatıcı özelliğe de sahiptir.




Ihlamur çiçeği balla karıştırılıp içilirse mide ülserine iyi gelir. Kan dolaşımını düzenler...Ihlamurun içinde uçucu yağ, tanen, şeker, C ve P vitamini, reçine ve enzimler de bulunuyor. Mide şikayeti olanlar ıhlamuru tek başına kaynatıp içerse hazmı kolaylaştırır. Bunun yanısıra ıhlamurun içine biraz kekik, nane ve rezene katıp kaynatıp içerseniz hem mide yanmalarına, hem de kusma türü rahatsızlıklara iyi gelir. Bunların yanında ıhlamur kan dolaşımını düzenler. Kabızlıkta da ıhlamurdan yararlanabilirsiniz. Kramplar için de ıhlamurun iyi bir ilaç olduğunu unutmamalısınız. Sabah aç karnına içilmeye devam edilen ıhlamur zayıflamak isteyenlere bu hususta yardımcı olur. Ihlamurun migren için de birebir olduğu bilinir. Ancak ıhlamuru uzun süre ve fazla miktarda kullandığınızda kalbinize zarar verebileceğini de unutmamalısınız!


Strese karşı ıhlamur çayı


İçine çok az karanfil atarsanız hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz, hem de sizi sakinleştiren etkisini arttırırsınız.



Grip ve nezle ye ıhlamur



Bu tür hastalıklarda ıhlamur sadece terlemeyi sağlayarak değil, aynı zamanda vücudun direncini de artırarak tedaviye yardımcı olur.


Güzellik için ıhlamur

Göz çapaklanmalarında ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecektir, hem de gözünüzü dinlendirecektir. Gözlerinize kompres yaparken gözünüzü kapatmayı unutmayın. Ihlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak saçlarınızın beslenip kuvvetlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin.




Cildinizde leke mi var? Hemen ıhlamuru suda kaynatıp sıvı sümüksü bir hal alıncaya kadar bekletin. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün faydasını göreceksiniz. Yine aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız iyi sonuç alacaksınız.







Ihlamur agacı


KAYNAK: SaglikVakfi.org.tr -->

Çörek otu


ÇÖREK OTU


BİLİMSEL GERÇEK:
Çörek otu 2000 seneden daha uzun bir zamandır Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinde doğal bir ilaç olarak kullanılmaktadır. 1959 yılında ed-Dahahnî ve arkadaşları çörek otu yağından Nigellone bileşimi elde etmişlerdi. Çörek otu çekirdekleri içeriği %40 oranda sabit yağ, %1,4 oranında uçucu yağlar, %15 oranında aminoasitler, protein, kalsiyum, demir, sodyum ve potasyumdan meydana gelmiştir. İçeriğindeki en önemli diğer bileşimler ise thymoquinone, dithymoquinone, thymohydroquinone ve thymol’dur. Çörek otunun bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi 1986 yılında ABD’de Dr. El-Kadı ve ekibinin araştırmaları sonucu ortaya çıktı. Bu araştırmayı dünyanın çeşitli bölgelerinde bu bitki ile ilgili farklı araştırmalar izledi. Dr. El-Kadı çörek otunun bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi olduğunu tespit etti: Yardımcı T-hücreleri ortalama %72 oranında, doğal savaşçı hücrelerin başarı oranı ise %74 oranında artmıştır. Bazı modern çalışmalar da Dr. El-Kadı’nın araştırma sonuçlarını desteklemektedir:
Medical Immunity Dergisi’nin Ağustos 1995 sayısında, çörek otunun insan vücudunda bulunan lenf hücreleri ve akyuvarlardaki çoklu kök hücrelerin faaliyeti üzerindeki etkisinden söz edilmiştir. Bu derginin Eylül 2000 sayısında laboratuar fareleri üzerinde yapılan deneylerden hareketle çörek otu yağının cytomegalo virüsüne (CMV) karşı koruyucu etkisi olduğundan söz eden bir araştırma yayımlanmıştır. Çörek otu yağı anti virüs olma özelliği bakımından araştırılmış, virüse yakalanılan erken dönemde kazanılan bağışıklık ölçülmüş, katil hücrelerin sınırlandığı görülmüştür.


Avrupa’da yayınlanan Kanser Dergisi Ekim 1999 sayısında fareler üzerinde yapılan araştırmalarda thymoquinone bileşiminin mide kanserine etki ettiğine dair bir makale yayınlamıştır. Kanser Karşıtı Araştırmalar Dergisi’nin Mayıs 1998’de yayınladığı makalede ise çörek otu özünün kanserli tümörlere karşı etkili olduğundan söz edilmiştir. Medical Ethanol Dergisinin Nisan 2000 sayısında çörek otu çekirdeklerinden elde edilen ethanolün bağışıklık sistemi üzerindeki yüksek tesirlerinden bahsedilmiştir. Tıbbî Bitkiler Dergisi’nin ise Şubat 1995 sayısında çörek otu yağının ve thymoquinone bileşiminin beyaz kan hücreleri üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Bu alanda daha birçok araştırma bulunmaktadır. kolesterolü düşürüyor
Kara tanenin kolesterolü düşürdüğü yapılan deneylerle ispatlanırken, tedavi için sabahları aç karnına 9-10 adet çörek otu tohumu veya bir çay kaşığı çörek otu yağı yutulması tavsiye ediliyor. Böylece kolesterolün neden olduğu kalp-damar rahatsızlıklarının önlenebileceği belirtiliyor. Hiçbir yan etkisi olmayan çörekotu, tamamen doğal bir ilaç görevi görüyor. Ankara Özel Yavuz Sultan Fen Lisesi son sınıf öğrencisi Burak Eriçek (17), gerçekleştirdiği deneylerle çörekotu yağı ve tohumlarını kullanarak tavşanların kolesterol oranını dört hafta içinde yarıya düşürmeyi başardı. Böylece kolesterolün neden olduğu kalp-damar hastalıklarının önlenebileceğini kanıtladı. Çörekotunun tavşanlara etkisinin insanlara göre daha hızlı olduğunu söyleyen Burak, kilo durumuna göre daha kısa ya da uzun sürede sonuç alınabileceğini dile getirdi.


Çörekotunun bilinen 16 türü bulunuyor. Karamuk, siyah susam diye de anılıyor.


Yüksek dozajda kullanılmaması tavsiye edilen çörekotu birçok hastalığı iyileştiriyor.



  • Çörekotunun yararları şöyle:


  • Kanser ve AIDS'e karşı bağışıklık sistemini güçlendirir.


  • Bronşit nöbetlerine iyi gelir.


  • Vücuda kuvvet ve zindelik verir. Kan yapıcıdır. Kan şekerini düşürür.


  • Çocukların gaz ve sancılarını giderir.


  • Kadınların hayzını söktürür. Anne sütünü artırır. Unutkanlığa faydalıdır.


  • Mide ve bağırsaktaki gazları söker, hazmı kolaylaştırır, iştah açar.


  • Ekmek ve keklere katılırsa şişlik yapmaz.


  • Böbrekteki kum ve taşları döker, basura iyi gelir.


  • Felç ve kazıklı hummaya (tetanos) faydalıdır.


  • Öksürük, balgam, nefes darlığı, grip, nezle, baş ağrısı ve romatizmaya iyi gelir.


  • Diş ağrısı ve diş iltihaplanmalarında kullanılır.


  • Bağırsak ve karındaki kurt, parazit ve solucanları öldürür.


  • Sivilce, uyuz, egzama gibi cilt hastalıklarına faydalıdır.
Hz.Peygamber şöyle buyurmuştur: “Ölüm hariç, çörek otunun şifa olmadığı hiçbir hastalık yoktur.”

Keçi boynuzu





KEÇİ BOYNUZU

Latince adı: Ceratonia siliqua L.

İngilizce: Carob, St.John’s Bread, Locust bean

Almanca: Johannisbrot


TANIMI

Botanik Bilgisi

10 m kadar boya ulasabilen, kisin yapraklarini dökmeyen bir agaçtir. Yapraklari 3 - 5 çift yaprakçikli,çiçekler yesil renkli ve meyvalar ise fasulye kapçigina veya keçi boynuzuna benzer sekilde ince, uzun ve kahve renklidirler. Meyvalarin boyu 10 - 20 cm, kalinliklari ise 3 - 5 mm arasindadir.


FAYDALARI

Keçiboynuzunun en büyük özelliği nefes darlığına karşı oldukça etkili olmasıdır. Keçiboynuzunun nefes darlığına karşı etkili olan etkin maddesi hemen hemen başka hiçbir bitkide bulunmamaktadır. Bu etkin madde aynı zamanda bazı alerjik astım rahatsızlıklarında öylesine etkilidir ki; derhal sonuç almak mümkün olabilmektedir. Ayrıca alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir . Keçiboynuzunun içerdiği gallik asit insan sağlığı üzerinde öylesine çok yönlü özellikleri olan bir maddedir ki, bu özelliklerinden bazıları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

  • Analgesic Ağrı kesici
  • Antiallergenic Alerjiye karşı
  • Antiasthmatic Astıma karşı
  • Antibacterial Bakteri yok edici
  • Antibronchitic Bronşite karşı
  • Anticancer Kansere karşı
  • Antihepatotoxic Karaciğeri toksinden arındırıcı
  • Antioksidant Serbest radikalleri yok edici
  • Immunostimulant Bağışıklık sistemini güçlendirici
  • Antiviral Mikroplara karşı
  • Antiseptic Antiseptik
  • Cancer-preventive Kansere karşı koruyucu
  • Antinitrosaminic Nitrozamin yok edici
  • Bronchodilator Bronş genişletici
  • Antipolio Çocuk felçine karşı
  • Keçiboynuzu aynı zamanda hareketli sperm sayısını artıran özelliğe de sahiptir. Aktif sperm sayısı az olan ve az sperm sayısından dolayı çocuğu olmama riski yüksek baba adaylarının kullanmasında çok büyük fayda vardır. Kısaca, sperm sayısı az olanlar için ideal bir bitkisel çözümdür.
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi gallik asit çok yönlü bir maddedir. Bu maddenin belirtilen bu özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan promotor maddelerdir. Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği bulunmaz bir imkan. Balgam söktürücü gücü ve astım a karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır. Sigara içenler keçiboynuzuna başladıktan bir iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.

KEÇİBOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ

Faydaları:


* Kalsiyum bakımından çok zengindir (sütün 3 katı)


* İçindeki E vitamini sayesinde; öksürüğe, gribe, kemik erimesine ve kansızlığa iyi gelir

* Balgam söktürür,göğsü yumuşatır,bronşları açar, sigara tiryakileri için faydalıdır ve nefes darlığına oldukça etkilidir. (Alerjik nefes darlığı çekenlere ısrarla keçiboynuzu pekmezi tavsiye edilir.)


* Yüksek ham selüloz etkisi ile bağırsak rahatsızlıklarına ve gastrite etkilidir. Mide ve bağırsak gazlarını dışarı atarak mide şişkinliğini giderir . Bağırsak kurdu, tenya, solucan gibi bağırsak parazitlerini temizler. Mideye kuvvet verir.


* Yüksek mineral ve vitamin içeriği ile de diş ve diş etleri üzerinde çok olumlu etkileri vardır.

Uygulama

1: Genel nefes darlığı ve alerjik nefes darlığı ve de soğuk alerjisi durumunda

Orta büyüklükteki keçiboynuzundan altı-yedi adetini önce soğuk su altında yıkayınız. Daha sonra bunları küçük küçük (3 – 4 cm uzunluğunda) kırarak, kaynamakta olan yaklaşık yarım litre suyun içine atınız. Hafif ateşte 7 – 8 dakika kaynatınız. Soğuduktan sonra süzerek suyunu cam şişeye doldurunuz. Buzdolabında en fazla üç gün bekleyebilir. Hergün sabah, kahvaltı arasında ve akşam yemeğinden önce bir çay bardağı içilir. Yaklaşık yarım litre olarak hazırladığınız keçiboynuzu suyu üç gün buzdolabında bozulmadan korunabilir. Her üç günde bir, taze olarak hazırlamanız gerekecektir. Hiç ara vermeden yirmi gün uygulayınız. Yirmi gün tamamlandıktan sonra aynı şekilde hiç ara vermeden onbeş gün devam ediniz. Onbeş günlük kürü uygularken bir çay bardağı içerisine bir küçük çay kaşığı bal ilave edip karıştırınız ve sabah kahvaltınız arasında ve de akşam yemeğinden önce birer çay bardağı içiniz. Keçiboynuzu kürünü uygularken sabah kahvaltınızda ayrıca bal tüketmeyiniz.Dikkat: 5 ile 12 yaş arasındaki çocuklarda nefes darlığı veya alerjiye bağlı nefes darlığı söz konusu ise, bu taktirde uygulama 1’ e göre sadece bir çay bardağı sabah kahvaltısı arasında içilecektir. Akşam yemeklerinde içilmeyecektir. Dikkat: Bu kürü uygularken kahvaltıda ayrıca bal tüketmeyiniz. Daha güçlü olur diye bir çay kaşığından daha fazla bal ilave etmeyiniz. Uygulama

2: Akciğer kanserini önleyici olarak
Uygulama 1 den en önemli farkı ve dikkat edilmesi gereken nokta kaynama süresidir. Soğuk su altında 6-7 adet keçiboynuzunu yıkadıktan sonra 600-650 ml (yarım litreden biraz fazla) kaynamakta olan suyun içine harnupları kırarak atınız. 3-4 dakika hafif ateşte ağzı kapalı olarak kaynadıktan sonra 20 dakika soğumaya bırakınız. Yirmi dakika sonra harnup parçalarını temiz bir kaşık ile kabın içerisinden çıkartınız. Soğuduktan sonra temiz bir kaba suyunu alınız. Her ay dört gün, sabah ve akşam birer çay bardağı içilir.Uygulama

3: Hareketli sperm sayısını ve kalitesini artırıcı ve de erkeklerdeki iktidarsızlığa karşı
Kaynamakta olan yaklaşık yarım litre suya 6–7 adet keçiboynuzunu küçük küçük kırarak atınız. Ağzı kapalı olarak hafif ateşte 3 dakika kaynatınız. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra ocağın altını kapatınız ve 20 dakika dinlendiriniz. Dinlenme süresi tamamlandıktan sonra kaşıkla keçiboynuzu parçalarını çıkartınız. Soğuduktan sonra yarısını sabah aç karna, diğer yarısınıda akşam yatağa giderken içiniz. Bu uygulamaya bir hafta boyunca hergün devam ediniz. Birinci haftadan sonra 3 ay boyunca hergün akşam yatağa giderken bir su bardağı içiniz. Daha sonraki aylarda zaman zaman uygulayınız.


Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Ancak, bilmeniz gereken nokta kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.


Kaynak:Prof.İbrahim Adnan Saracoğlu
Bitkilerdeki sağlık mucizesi adlı kitabı